kadınlık bedenden ibaret değil

kadınlık bedenden ibaret değil

kadınlık bedenden ibaret değil

kadınlık bedenden ibaret değil

kadınlık bedenden ibaret değil
kadınlık bedenden ibaret değil

kadın ve kadınlık üzerine konuşulan her şey cinsiyeti ve bedeni üzerine.

kadın beden olduğunu kabul ettiği sürece kadınlık dendiğinde cinselliği ve vücudu, bacakları, saçları üzerine dönen kısırlaşmış bir alanda konuşulup duracak.

bunu söylemekten utanıyorum ama kadınların neredeyse hepsi cinselliğini, vücudunu kadınlık olarak düşünüyor. eğitimini, bilgisini, kendine güvenini veya diğer genel geçer hiç bir şeyi kadınlık olarak görmüyor.

bir arkadaşım; kadından cinselliğini, anneliğini çıkar ne kalıyorsa kadın "o"dur demişti. ilk başta çok saçma ve gereksiz geldi sonra oturup düşününce; doğada kendini özel hisseden tek ırk insanoğlu.
kadın da insan oğlunun en çok özel hissetme ihtiyacı olan tarafı.
belki bizi farklı kılan veya insan yapan şey bu diyeceksiniz ama öyle değil işte.

gerçekten cinselliği, çiftleşme dürtüsünü çıkarınca insandan ne kalır. insan kalır .
freud'un savlarına göre insanın bütün her şeyi cinselliği üzerinedir ve her şeyi ona göre düşünüp karar verir.
cinsellik dene konu ise bir yerden sonra üreme ve hayatta kalmadan başka bir şey haline gelir ve öğretilen bir mevhum haine geldiğini anlıyorsunuz. öğretilmiş kadınlık veya öğretilmiş erkekliğin aslında bir erkeklik veya kadınlık olmadığını sadece birbirine göreceli olarak değerlendirmesi ve ithaftan başka bir şey yani kendini özel hissetmekten başka bir şey değil
özel hissetmek te özüne baktığınızda dar alanda kendine yer sağlamaya çalışmanın başka bir şekli.
kadın eğer bilgisi , dünya görüşü , eğitimi vs vs vs artık adına ne diyorsanız ön plandaysa ve topluma kendini kabul ettirdiyse; kadınlık olarak görülen cinselliği veya diğer ögeler geri planda kalır.

kadın artık kendindeki rahimiyet özelliklerini yani kendindeki kuvveleri ortaya çıkarmaya başlayıp önce yeni bir kadını ve kadın algısını doğurmalı ve bunu bütün ülke için yapmalı.

eğitim, bilgi, kültür, kendinde güven; bunlar kadını daha kadın erkeği daha erkek yapmaz. bunlar insana değer katan unsurlardır cinsiyeti güçlendiren değerler olarak sınıflandırılamaz. birikimlerimiz bizi daha yetkin, daha iyi insanlar yapar daha üstün kadın daha üstün erkek yapmaz.
geçenler googleda tanınmış bir isim hakkında bilgi ararken ünlü bir sözlüğe yönledirildim, entryleri okurken bir bknz'ı tıklayp " bilemem nereli kadınlar " başlığına geldim, onlarıda okudum ve merak edip oralı, buralı, şuralı kadınlar ve kadın konulu başlıklara da girip kimi zaman beynime kan hücumları kimi zaman kalp çarpıntıları (olumsuz anlamda) kimi zaman gözlerim büyüyerek okudum entryleri. çoğu bir yada üç cümlelik pespaye zihin ve kişilik ilanları aslında. örnekse: " vajinan etrafında ki et yığınına kadın denir " evet, işte o odak noktasından bu kişi dünyaya geldi ve etrafındaki et yığınına da anne dedi. o anne, onun bu tespiti yapan kişilik olmasına imkan verdiği için aslında bunu daha farklı tarif edemezdi. ona verilen buydu bu kadar oldu o yüzden. fakat gerçek şu ki dünyanın bütün kadınları birleşip bu ve bunun gibileri küçük zerreler halinde doğrup bir araya getirmedi. tabi bunu idrak edip genellememesini beklemek işten değil. oysa, birey olmayı başardıktan sonra anne olmayı kendi tercihi ile seçmiş, akıl fikir, vicdan sahibi, sağlam karakterli bir kadının erkek çocuğu kadınlarla bireysel ilişkilerinde incitilmiş dahi olsa hiç bir kadını böyle cümlelerle tarif etmez, aklına dahi gelmez.

peki kadınlar dünyaya başka bir kadın getirdiğinde daha iyi bir iş mi çıkarıyor ? aksine, daha kötüsünü yapıyor tamamen kendini kopyalıyor. sürekli kadın olduğu hatırlatıldığı için bu artık cinsiyet ayrımını ifade eden bir sözcük olmaktan çıkıyor üzerine bir yaşam inşaa edilecek temele dönüşüyor. bu nedenle anne olmak bu kadar kıymetli ve çok ayırıcı bir nitelik haline geliyor, bu nedenle aslında bunu kendisine verebilecek güce sahipken bir çocuk gibi hep özen bekliyor karşı cinsten.
peki kadının nitelikli bir insan olmasında, erkeğin nitelikli bir insan olmasında babanın hiç mi rolü yok. şüphesiz ki çok var fakat şöyle de bir gerçek var, dünyada ki en kuvvetli bağlardan biri anne ile yavrusu arasında ki bağdır. aslında kıymetli olan dünyaya bir çocuk getirmek değil, dünyaya getirdiği çocuğun zihnini, kalbini bu bağ üzerinden iyilik ve doğrulukla beslemek.

entrynin başlığına gelirsek, evet kadınlık bedenden ibarettir tıpkı erkeklik gibi, bizi kadın ve erkek olarak ayıran bedenlerimizde ki bazı fiziksel farklılıklarımızdır çünkü. kadın, erkek bu iki sözcük sadece cinsiyet ayrımımızı ifade eden tanımlamalardır. kadın ve erkek özelliklerini fiziksel olarak taşır ve bu farklılıktan doğan bazı kimyasal farklılıkları da yansıtırız. geri kalan insan gibi davranmaktır.

deneme