empati

empati

empati

empati

empati
empati

aynı duyguyu paylaşma, bir duruma aynı yerden bakma.

kişinin kendisini karşıdakinin yerine koyup, ne hissettiğini anlamaya çalışması durumu, içselleştirme.

kızım doğduktan sonra okuduğum marshall b. rosenberg un kitabı olan şiddetsiz iletişim, empatinin sihrini anlamama ve attachment parenting oluşumu ile tanışmama vesile oldu, dünyam değişti.

empati, merhametin aynası, kalbimiz empati yaptıkça seviyor, iyileşiyor. birbirine empati yapan bir dünyayı düşünsenize? sorunlar tükenir, umutlar yeşerir...

duygusal olarak belki ama teknik olarak mümkünü olmayan kendini başka kişinin yerine koyma.
duygusal olmasının sebebi duygunun bulaşıcı olmasından dolayı.
sevinç, üzüntü, sevgi vs bulaşıcı ama değerlendirme yani bu duygular içerisinde ortaya konan her davranış kişiye özeldir.

empati veya benzeri durumları üstünde bir çok lezzetli yemeğin olduğu bir sofraya benzetiyorum.
herkes masadadır. aynı masadan yemek yemiş ve doymuştur ama herkes kendi kapasitesi kadar yemiş, yemeklerin geri kalanına dokunamamış, aynı sofrada sohbetler edilmiş ve kalkılmış gibidir yani.

empatinin yarısı kendini anlama yarısı beklentidir.

olmayınca insani değerlerin yok olduğu oluş.
empati insana derin bir bakış açısı kazandırır.
karşı tarafın ne hissettiğini anlamaya çalışmazsan ne söylediğini anlayazsın.

deneme