Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır.
Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.
daha fazla bilgi
zamanında bir şeyleri elde edebilmek için ciddi mücadeleler veren, düşen, kanayan ve bir şekilde elde eden insanların, ebeveyn olduktan sonra çocuklarının aynı zorlu yollardan geçmelerini istememe kaygılarından ötürü sergiledikleri ebeveynlik tipidir.
özünde iyi niyetli olan bu ebeveynlik tipi, çocuklarının her istediğini ya da isteyecek olduğu şeyi önüne sermek ile bağlantılı olduğu için çocuklar mücadele etmeyi, savaşmayı ve düştüklerinde kalkabileceklerini ne yazık ki öğrenemiyorlar.
çok yakın bir zamanda benzer bir örneğini yeğenimde yaşadık. geçen sene yerleştiği bölüme biraz bana ve eniştesine hevesle kayıt oldu. ve ablam müdahale görevlerini doğal olarak bize devretti.
bizde başarılı olması için neler yapması gerektiğini, boş zamanlarında ikinci ya da üçüncü sınıfta gireceği bazı derslere çalışabileceğini, staj için olası yerler, erasmus vs... bildiğimiz her şeyi anlattık.
ilk zamanlar daha hiç bir şey araştırmadan her duyduğunu bize sorduğunu fark ettik. hazır bilgi hoşuna gitmişti. durumu anladık ve hemen geri çektik. bu seferde bölüm dersleri başladığında daha fazlasını bildiği için ciddi korkuya düştü.
demem o ki, niyetimiz iyiydi ancak sağlam bir yanlış yaptık, dönmeye çalışıyoruz.
zamanı geldiğinde sorduklarına cevap verseydik ya da müdahale değil de sadece yönlendirme yapsaydık böyle olmayacaktı.
anladık. ders aldık.
bırakın çocuklar düşsün ve dizleri kanasın. aynı sizin dizinizin kanadığı gibi...
çocukları hayattan koruyamayız ama onları hayata hazırlayabiliriz.
çok iş düşüyor bize.
psikoterapist haim ginott’un literatüre kazandırdığı annenin veya babanın çocuğun üzerinde dolaşan pervane misali bir helikoptere benzetmesinden ortaya çıkmış kavramdır.
çocuğun bütün hayatını etkileyecek şekilde anne baba bilmeden çocuğu korur ve istediği her şeyi yerine getirir.
çocuğun başına bir şey gelmesinden endişe eden anne baba her isteğini yerine getirir ve bu içgüdüsel olarak çocuğa yetersizlik ve güvensizlik olarak sirayet eder.
anne ve baba çocuğun tüm sorumluluğunu alır ve çocuğa sorumluluk alacak bir alan bırakmazlar. çocuk sorumluluk almadığı için hayatında ve okulda da sorumluluk almazlar. pısırık, içe kapanık veya tamamen dışarıdan talepkar bir hale dönüşebilirler. her ihtiyaçlarını karşısındaki kişinin karşılayacağını düşünür ve bunu her seferinde dozajı artırarak talep ederler.
kanımca 1980 sonrası ülkenin ekonomik refah seviyesindeki sanal gelişme çocuğunu ceketini satıp okutmak için mücadele verecek şekilde yetiştirilen ebeveyni ben çektim çocuğum çekmesin halinde ortaya çıkararak doyumsuz bir psikolojinin oturmasını sağladı.
çocuklar hayatın merkezinde oldukları için her şey çocukların isteğine ve dilemesine uygun halde yaşam sürerler.
genelde sen dili değil biz dilini kullanırlar ve aslında bilinç altında kendilerinin doğru yaptıklarını haklı çıkarma çabası içerisindedir. “mesela öğretmenimiz bakalım bugün ne ödev vermiş gibi” direkt kendilerini işin içine koyarlar. bu aslında çocuğa hiçbir boşluk bırakmaz ve direkt çocuğun tüm taleplerinin yerine getirilmesi şeklinde devam eder.
alan memnun satan memnundur. çoğunlukla az çocuklu, çocuğa değer veren veya zor bir yaşamdan çıkmış olan ailelerde olduğunu gözlemledim.
oysa çocukları yalnız başına bırakmak ve kendi yollarını bulmalarını sağlamak en kalıcı ve akılcı yöntem bence. bu şekilde çocuk kendine yeten ve karşısındaki ile empati kurabilen bir yapıda olacağı için hayat boyu mutlu ve tam yaşama fırsatı yakalayabilirler.