saçını süpürge eden kadın

geçenlerde "bakımsızsın" diyerek darp ettiği eşinin ölümüne sebep olan adamı aklıma getiren başlıktır. üzmüştür.
kadının kendine ayırabilecek zamanı var mıydı acaba...
hadi onlar köy hayatı yaşayan insanlardı. durum modern kesimde de pek değişmiyor. kadın işten eve geldiğinde erkek gibi kendini koltuğa atamıyor. çocuğu var, evi var. ev işlerine yardımcı bile alsa "kimse çocuğunun küçülenlerini ayırmıyor" ki çocuklu bir evin bir saatte temizlenmemiş hale dönmesinden bahsetmiyorum bile. bu devirde yardımcı alabilmenin lükse girmesi zaten ayrı bir konu. keşke sihir olsaydı değil mi? dilerdim.
erkekler eğer eşlerinin süpürge değilde yalnız eş olmalarını istiyorsa ya yardım etmeli ya da kadına yardım edilecek imkanları tanımalı.

biz bu kadar sorumluluk sahibi iken, her şeyi idare etmeye çalışırken hala bey-efendilerimizi mutlu edemiyor olmamız çok talihsiz.
kadınların süpürgeliği bu tarz yorumlar ile sinir katsayılarının artması sonucu elektriklenme olabilir mi?
cefakarız, vefakarız ama aptal değiliz.
çocuk yaşlardan itibaren öyle öğretilir ve annelerinden de bunu görüp benimser kadınlar. bir yuva kurduklarında öncelikleri evleri, çocukları ve eşleri olur çoğunlukla. kendilerini unutmaya başlarlar yavaş, yavaş. geri kalanlar da kadının sağladığı bu tertip ve düzenin keyfini sürmekten hiç şikayetçi olmazlar ama bir gün o kadına bakıp hadsizce, kalpsizce " ne biçimsin, ne hale geldin " diyebilirler.

insanlar yakınlarıyla ilgilenmeli, özellikle aynı evin içinde yaşadıklarıyla. saçını süpürge etmiş bir eş veya anne, yorgun görünen baba ve kardeşle. onu yoran işine ortak olmalı, üzerinden yükünün yarısını almalı mümkünse.

saçları süpürgeye dönmüş kadına bakıp " bu kadın çok güzel bir kadın, çok iyi bir kadın, bu kadar yorulmaması gerek " diyebilecek kadar iyi bir kalbe ve gerçeği görebilecek gözlere sahip olmalı bir eş.

deneme