allah ile aldatmak

allah ile aldatmak

allah ile aldatmak

allah ile aldatmak

allah ile aldatmak
allah ile aldatmak

siyasete giren herkesin istisnasız uğrak yeridir.

gelelim işin aslına;
insanlar genelde duygu, düşünce ve inançlarını göstermek istemezler. bunun ana sebebi en savunmasız, en samimi, ve en açık oldukları yerlerdir. duygularını saklarlar, düşüncelerini söylemezler ve inançlarını gizlerler. bunları yaparlar ama gelen karşıt duygu, düşünce ve inanıcı da tartarlar.

bunu fark eden algı yöneticileri insanlara hep buradan telkinde bulunurlar. çünkü buradan kişiyi yakalarlarsa her şeyi değiştirebilirler.

inançlar düşünceye döner, düşünce de duyguya. sonuç olarak duygu da fiile. bu üçlü beraber çalışır.

kişinin an kolay avlandığı yer inancıdır. en saf orasıdır. diğerleri artık güçlenmiş inançlardır.

allah ve allah kavramı üzerinden veya insanların her türlü inancı üzerinden kişiye telkinde bulunmak ve kendi saf inancın yerine kendi çıkarını inanç olarak koymak tam anlamıyla şerefsizliktir.

bu koskoca bir duvarı, bir kiremit çekip yerine yeni bilgi kiremitini koyarak yapmak gibidir. algı ustası bunu diğer kiremitlerin yanında sırıtmayacak şekilde yeni bir bilgi koyarak yeni kiremiti yerleştirir.

bir süre sonra yeni bir duvar karşınıza çıkar. ilk çıkış noktasından çok farklı yerlere gelmiş, ne idiği belli olmayan sadece kişisel çıkarlara hitap den bir duvar.

beyini böyle yıkarlar. beyazları yıkarken içine bir renkli çorap atarak.

allah'la veya dinle kandırmanın mekaniği de bu şekilde işler. bu mekaniği diğer bütün inançlarınızla ölçebilirsiniz.

bu algı yönetiminden kurtulmanın yolu yok mu? var elbet!

önce konu hakkında tarafsız olarak her bilgiye açık olmak işin başlangıcı. size gelen bütün bilgiyi iyi bir muhasebeden geçirmek için de o konuda derin bilgi sahibi olmak. bunun için araştırmak, dinlemek, okumak gerekir.

yapabilene aşk olsun.

(bkz:atatürk ile aldatmak)

yaşamının son yıllarında deist olduğunu beyan eden ünlü ilahiyat profesörü yaşar nuri öztürk'ün kitabıdır.

deist olmamakla birlikte kitabı okudum ve konuya karşı şeffaf yaklaşımını beğendim.

inanç bir insanın dayandığı güçtür. bizler allah ve peygamberine, diğerleri sadece allah'a ve bazıları da başka bir şeye inanırlar. (hiç inanmayanları es geçiyorum)
ve bir insanın kalbine inmenin, zehirlemenin en kolay yolu da inancına odaklanmaktır ne yazık ki...
işte asıl kötülükler de burada devreye giriyor. kandırılıyoruz.
reçetesi tarafsız okumak, tarafları dinlemek ve yüce mevlanın bizlere bahşettiği aklı kullanmak. aslına bakarsanız körü körünelikten kurtulmak işin özeti.

yâ eyyuhâ-l-insânu mâ ġarrake birabbike-lkerîm. infitar 6

kur'an'ın ‘‘ey insan! o sonsuz cömertliğin sahibi kerim rabbine karşı seni aldatıp gururlu kılan nedir?’’ ayeti indiği zaman hz. peygamber'e sordular: ‘‘o, nedir?’’
cenabı resul cevap verdi: ‘‘cehalet!’’

(bkz:elmalılı)

günümüz türkiye'sinde siyasetçi, siyasetçiye şirin görünmek isteyen iş adamı, ihale kapmak isteyen müteahhit, biraz okumuş kılmış gözünü para hırsı bürümüş hacı hoca takımının hemen ipine sarıldığı aldatma şeklidir.
kişilerin en saf, en temiz ve bilinmeyenlerle dolu duygularıyla oynamak son derece kolay. korkutarak, ürküterek, vaat ederek kişiyi inandırmayı meslek haline getirmiş bu tacirlerin eline düştünüz mü vay halinize!
yıllardır ve yıllardır verilen mücadeleye rağmen ana dilde ibadete izin vermemelerinin nedeni bu zaten.
okuyan, öğrenen, aydınlanan insanlarla oynayamayacaklar.
her inanca, her düşünceye saygım sonsuz.
kişi önce insan olmalı. vicdanı, merhameti, ahlakı olmalı. dini inanışı kendisine kalmış.
müslümanlık adına kafa kesen, tecavüz eden, işkence yapan da gördük. güzel şeyler yapan da. önce vicdan ve insanlık önemli!

deneme