beyin çok ilginç bir yapı... bir şeye ol dediğinde ol emrini alıyor ve emri yerine getirebilmek için her türlü olay kişi veya durumu karşınıza getiriyor. daha doğrusu ona göre yayın yapmaya başlıyor ve aynı frekanslarda olan enerjileri kendine çekmeye başlıyor.
bugün başınıza ne gelirse gelsin aslında senden sana ve seninle oluşan durumlardan başkası değil.
yani aslında bakış açın ve ortaya koyuşun seni kapı da yapar anahtar da...
(bkz:teslimiz ama farkında değiliz).
beyin çok ilginç bir yapı. ilginçten daha öte, mücizevi ve ürkütücü bir yapı. ikisi aynı anda veya ikisinden biri olabilir. o halde kapı zihnimiz anahtar ise duyularımız. duyularımız harekete geçmek için dış etkenlere ihtiyaç duyar. duyularımız zihnimizin kapılarını açar ve orada bu etkenlerle bir kişilik şekillenir. o halde kimiz biz ? belli ki anahtar biz değiliz, farkına vardığımız zaman ise artık biz olamayız. başka zihinlerin anahtarı olmaya hevesimiz, ihtiyacımız belki bu yüzdendir.
kendi yarattığı korkulara, sevgilere veya dünyaya en güzel tanımlamadır.
kendi yarattığımız mitlere inanıp onlara göre yaşamak zorunda olana ne denir ki?
kolumda taşıdığım ve bu cümleye karşılık gelen çok hoş latince bir deyişi paylaşmak isterim.
"nosce te ipsum"
deyiş, "kendini tanı, kendini bil" anlamına gelir. delphi'deki apollon tapınağı'nın girişinde yazar ve anlamı şudur. "içeride bulunan kahinlere kendinle ve geleceğinle ilgili ne olacağını sorma, bütün cevaplar senin içinde"
bu öyle bir kendini bilmektir ki, hem kapıyı sen yapar, hem de kapıyı açacak olan anahtarı sana içkin kılar.
sende olmayanı dışarıda bulamazsın...
deneme