evlilik

evlilik

evlilik

evlilik

evlilik
evlilik

sevdiğin insanla olunca, insanın kendisini keşfetme yolculuğu gibidir. anne, baba, kardeş sen ne olursan ol sever ama eş öyle değildir. empati gerekir, merhamet, vicdan, ince düşünce bunlar gibi ilişkinin sürdürebilir ve keyifli olabilmesi için bir çok insani duygu lazım. işte evliyken bu duygularımızı geliştiririz. eğer uyuyakaldığında üzerini örtebiliyorsak, üzüldüğünde onunla üzülebiliyorsak, canı acıdığında kendi canımız daha çok yanıyorsa, terfi aldığında senden mutlusu yoksa evlilik işte manasını kazanıyor demek. aile olabilmek, çekirdek aileni kurabilmek inanılmaz duygular. evet zaten bir ailen var ama bu sanki farklı bir boyut. eşini bulduktan sonra tadılabilecek en güzel duygulardan.

gereksiz olduğunu düşünüyorum.
evlenmeden önce de böyle düşünüyordum. hatta bunu kimseden gizlemedim yani bizzat müstakbel eşime de evliliği mantıklı bulmadığımı söylüyordum. şu an hala da söylerim. niçin evlendiğim konusu ise şöyle özetlenebilir: evlenmiş olmanın gereksiz ve mantıksız olduğunu düşünüyor olsam da pek zararlı olmayacağını da biliyordum. doğrusu şu ki: toplumumuzun benim ütopik dünyama henüz hazır olmayışı ve sevdiğim insanların, benim farklı fikirlerim yüzünden, hayatta kalma ve topluma ayak uydurabilme becerilerimi çocukluğumdan beridir sorguluyor oluşları beni bu şekilde davranmaya itti. aslında kendimden ödün vererek evlendim. ha bir de eşimin benimle aynı düşüncelere sahip olmaması da ciddi bir etken tabi ki. nedir efendim? insanlar birbirlerini severler, birlikte yaşamak isterler, bunu herkesin huzurunda resmiyete dökerler ve artık belli başlı yazılı ve yazılı olmayan kurallar içerisinde büyük ölçüde beraber yaşama zorunluluğuna tabii olurlar. bu, insanlığın biriktirerek edindiği kolektif bilincin sonuçlarından biri çünkü bir çok problemi ortadan kaldırma işlevi varmış zamanında. şimdi yok mu? hala var ama herkes için değil. hiçbir zaman herkes için olmadı. kendi kararını kendisi veren ve toplumun her türlü dayatmasına uymak zorunluluğu hissetmeyen kişiler gayet bu dayatmanın dışında kalabilirler.

insanların birbirini sevmesi ve birlikte yaşamak istemesi çok doğal ve gerçekten yaygın bir durum ancak birlikte yaşamak istemenin sonucu sadece birlikte yaşamak olarak düşünülebilir. geçmişten gelen bazı toplumsal ritüellerin yerine getirilmesinin kişilerin kendileri için bir gerekliliği yok. eğer istemediğiniz biriyle birlikte yaşamak zorunda bırakılmıyorsanız birlikte yaşama hakkınızın yasalar tarafından korunuyor olması da gerekmiyor.

kimine göre toplumsal zorunluluk, kimine göre gereksiz detay. evlilik demek aslında akıl birliği demek.
imza, devleti prosedürleri, eve alınacak eşya vs. hepsi akıl birliği olmadan hiç bir şey.
nice insanlar gördüm bedenen beraberler, aklen başkasıyla...

çocukluk yaşlarından itibaren yetiştirilmiş kişinin kaderi. (bkz:çocuk gelin)

toplumun dayatması, toplumsal hayatın zorunluluğu, kimileri için amaç kimileri için sultanlığın sonu.

eşini, gerçekten sevdiğin kişiyi bulduğunda hayatın başlangıcı. (bkz:buyurun buradan yakın)

deneme