yaşamının çocukluk evresini 90'lı yıllarda geçirmiş olmak. aslında bu kadar basit bir durum. fakat günümüzde bir fenomen haline geldi. çünkü sanırım o yıllarda çocukluğunu yaşamış olan kuşağın ağzı iyi laf yapıyor. *
tek derdi oyun oynamak olan neşeli çocuklardık.
eğlenceliydi.
iyi ki doksanlarda çocukmuşum. şimdilerde olsam kesin ipsiz, sapsız, it, kopuk olurdum. kendimi biliyorum çünkü rahat durmazdım ben. 90'larda çocukluk yaptığım durum ortada. :)
beni adam etmek** için az çaba harcamadı biricik ailem. sağolsunlar.
gerçi bizim yaramazlık anlayışımız: zillere basıp kaçmak, ayakkabısını kapısının önünde bırakan komşuların ayakkabısının içine kurbağa, elma çöpü vs. koymak çerçevesinde masum şirinliklerdi ama hayatı ciddiye almama konusunda bu günlere geleceğim çocukluğumdan belliydi sonuçta, tehlikeli hadiseler başımdan eksik olmazdı.
90'larda çocuk olmanın en büyük avantajı, dostlukların ve oyunların dijital olmamasıydı sanırım. bu bizim için büyük bir şans.
çünkü günümüz dünyasının dijital ortamında dostunu bir başkasıyla değiştirmek bir butona basmak kadar kolayken, bizim çocukluğumuzda sahip olabileceğimiz dostlar mahalledeki çocuklarla sınırlıydı. yani birbirimizin kıymetini iyi bilirdik şimdikilere nazaran.
bugünkü aklım olsa olmayacağım çocukluk. evet daha naifti, daha sade ve özdü ama hiç bir şey yoktu. bu aklımla o zamana ışınlanma olacaksa ne ala, o zaman kabul.
80'lerin sonunda ya da 90'ların başında doğmak demektir.
çocuk her nesilde çocuk. saf, temiz, gerçek.
değişen zaman ve şartlar insanlığın ve doğal olarak çocukluğunda dönem dönem elle tutulur farkına neden oluyor.
90'lardaki bizim çocukluğumuz daha güzeldi bence. çünkü kapının önündeydik tüm gün. komşu teyze verirdi salçalı ekmeğimizi. bayramlaşmak için toplanıp tüm mahalleliyi dolaşırdık. belki şimdiki çocuklardan az bilirdik ama tamah ederdik. bir oyuncağa bir ay sevinirdik. evdekiler daha mutluydu, daha çok şükür daha az kaygı vardı.
kızım iki yaşında.
sokak kültürünü öğrenemeyecek. komşusuna gidemeyecek, bir teyzenin uzattığı ekmeği alamayacak. annesi o sosyalleşsin diye, dört duvar arasında büyümesin diye işini gücünü bırakacak ya da kendine daha az zaman ayırmaya çalışarak hepsini idare etmeye çalışacak. ama yanından ayıramayacak. ayırsa bile gözü ardında kalacak... ve bu kaygı ve endişe tabii ki çocuğa yansıyacak.
öyle şeyler gördük ve okuduk ki son yıllarda. çocuğumuzun birey olması için atması gereken adımlara müdahale etmek zorunda kalıyoruz. doğru mu? değil. ama gerekli.
o yüzden bizim zamanımızda daha güzeldi her şey. yine kötülük vardı belki ama bu kadar kaygı yoktu. o yüzden güzeldi 90'larda çocuk olmak.
deneme