william shakespeare'in bir trajedisi.
bir danimarka prensinin, öldürülen babasının intikamını alma hikayesini anlatır.
benim için çok özel bir yeri var bu oyunun.
bana göre hamlet, süslü cümleler kuran, şiirsel bir yapıt olmanın çok ötesinde.
ilk kez karşılaştığımda adeta büyülendim. çünkü hamlet, basit bir intikam öyküsünden ziyade, gerçekleştirilmesi zorunlu olan eylemlerin bile düşünce denizinde boğulmasını konu ediniyordu bana göre.
bir insanın; kendi fikirleri içerisinde verdiği mücadelenin, yapılması gereken her şeyin çok açık bir şekilde önünde duruyor olmasına rağmen, o eylemi gerçekleştirecek fiziksel gücün önüne koyduğu düşünsel engellerin hikayesiydi.
eyleme geçmenin niçin bu kadar zor olduğunu, içerisinde bulunduğum durumu, özetlemek şöyle dursun tam anlamıyla gözlerimin önüne sermişti.
ilk kez 1996 yapımı, kenneth branagh'ın yönetip baş rol oynadığı film ile hayatıma girdi. yaklaşık dört saatlik bir film ile hamlet'i tam metin olarak sinemaya uyarlamıştı ve benim için hamlet olmuştu kenneth amca. benim için hamlet kenneth branagh'tır daha iyi oynayan henüz görmedim.
filmin ardından, eseri defalarca okuyup hamlet'in bazı monologlarını ezberleyecek derecede takıntılı bir hale gelmiştim. hatta uzunca bir süre hamlet'i nick olarak kullanmıştım. bazı platfomlarda hala kullanırım.
deneme