sözlük yazarlarından hikayeler

7 betim Daha
@denizece adlı yazarın ricasıyla yayınlıyorum.


aya kopya
bir sağ ayak bir de sol. bir adımda tökezledi sonrası yavaş ve emin adımlar. ilk defa yürüyordu. ilk defa dolmuştu içi. iki küçük ayak içine girince, birden anlam kazandığını düşündü. aylarca aynı vitrinde, aynı manken bebeğin ayağında, öylece gelip geçenleri izleyip, iç geçirdi. mağazaya her giren müşteride nefesini tuttu, kalbi heyecandan deli gibi çarptı. nihayet o gün geldiğinde bir kutuya konuldu, etrafı renkli kağıtlarla kaplandı. gidene kadar hiçbir yeri göremedi.
evine vardığında aylarca beklemek üzere bir dolaba kaldırıldı. sadece duyduğu seslerle yetiniyordu. bebek ağlamaları, annenin ninnileri, babanın okuduğu hikayeler... bugün ilk defa çıkıyordu evden. mert onu ilk defa giyiyordu. evet, tam yürüyemiyordu ama en azından ilk defa tam bir ayakkabı gibi hissediyordu. her adımda etrafına hayretle bakıyordu. daha önce görmediği gürültülü büyük demir yığınları sürekli bir yerden ötekine gidiyor, sayısız ayakkabı yanından yürüyüp, geçiyordu.
“merhaba ben mert’in ayakkabısı” diye kendini tanıtıyor ama diğer ayakkabılar onu duymazdan gelip hızla yollarına devam ediyorlardı. büyük bahçe içinde ahşap bir evin önüne geldiklerinde, annesi mert’i kucağına aldı, geniş bahçe renk, renk çiçeklerle dolu idi birkaç mermer basamağı çıkıp, büyük ahşap oymalı kapının tokmağını üç kere vurdu. orta yaşlarda güler yüzlü bir hanım açtı.
“aman da aman benim paşam babaannesine yürüyerek mi gelmiş” deyip torununu kucağına alıp; “severim ben senin güzel ayakkabılarını” deyip sevgi ile dokundu ayakkabılara.
ayakkabıları mert’in ayağından çıkarıp, girişte boydan boya beyaz oymalı kapakları olan ayakkabılığın içine koydu. küçük mavi ayakkabı ilk defa bu kadar çok ayakkabıyı aynı anda görüyordu. tam yanında ince topukları ile tepeden bakan bej ayakkabı söylendi: “işin yoksa çoluk çocuk ile uğraş artık. maide hanımın torun sevgisi bizim başımıza patladı”
hemen arkada duran siyah beyaz spor ayakkabı: “el kadar ayakkabının sana ne zararı var? ben ilgilenirim onunla
“çekilin kenara bakalım” dedi tok bir ses. bu büyük bir asker botu idi. tüm aya kopya sessizliğe büründü...
“hım demek yeni yetme sensin. bana bak ufaklık” diye uzun bir nutuk çekmeye hazırlanırken, arkalardan siyah rugan bir çift kadın ayakkabısı gözlüklerini kaldırıp: “demek sonunda geldin. ah maide hânım ah ne çok bekledi seni.”
“beni mi?” dedi, küçük mavi ayakkabı...
“ne sandın elbette seni hem de kaç yıldır.”
“…”
“bırak allasen ne bilir, bu yeni yetme beklemeyi” dedi
uzun, çok uzun bir çizme: “ben bir, iki kere güneş ışığı görmek için tüm sene bekliyorum.”
“ah ahhh” diye söylendi dolabın yanında asılı eski bir çift çarık: “ben cumhuriyetin ilanından beri bekliyorum hanım.”
“yine başladınız” dedi asker botu… “duyuyor musun ufaklık?” dedi.
“neyi” dedi, küçük mavi ayakkabı.
“darbenin ayak sesini”
“o nasıl oluyor?”
“her kafadan bir ses çıktığında, herkesten daha güçlü bağırıp, tüm sesleri susturursun, işte o zaman darbe olur.”
“ben bir şey yapmadım. beni atmazlar değil mi hapse tüm aya kopya kahkahalarla güldü küçük mavi ayakkabıya.
“ilahî çocuk” dedi rugan ayakkabı: “öyle sağlam bir bahçede, öyle güçlü bir evin içinde kurulu ki bu aya kopya adaletten başka hiçbir güç kesemez bizim sesimizi.”
derin bir nefes aldı, küçük ayakkabı. arkalardan eskimiş pembe bir pisi dans ederek yanına geldi, parmak uçlarında durarak, mavi ayakkabıya reverans verdi: “çok eğleneceğiz senle, ufaklık çokkk.” dedi.
tüm aya kopya kahkahalarla, “hoşgeldin” dedi yeniden küçük mavi ayakkabıya...
2 Betim Daha