süt

1 betim Daha
yavrularını beslemek için dişi memelilerin ürettiği besin değerleri yüksek, koruyucu ve bağışıklık güçlendirici besin.

dişi memeli vücudu sadece tek bir sebepten ve tek bir amaçla süt üretir. biyolojik yavrusu varsa süt üretir, yavrusunu beslemek için üretir.ve aslında genel olarak yanlızca kendi türünün ihtiyacı olan oranlarda proteinler içeren süt üretir. yani inekler aslında hepimiz biliyoruz ki biz insanlara katkı olsun, beslenelim diye süt üretmezler. doğada ki pek çok hayvan gibi inekler de biz insanlar tarafından evcilleştirildi ve karşılıklı bir çıkar ilişkisi içinde hayatımıza dahil oldular bu çıkar ilişkisinin taraflara fayda oranı elbette hiç bir zaman adil olmadı.

yine de geçmişte bu ilişki bu kadar içer acısı değildi. küçük çiftlikler, bireysel besicilik vb. küçük işletmeler vardı. bu yerlerde, işler farklı yürürdü şimdikinden.yavru doğar , gerektiği kadar anne sütü ile beslenmesine izin verilir ( yavrunun dişleri annesinin memelerine zarar verecek aşamaya gelene kadar ) ve kalan bir kaç aylık zamanda da sütten insanlar faydalanırdı. inekler otlaklarda özgürdü, taze otla beslenirdi. kendi hastalıklarını çoğunlukla kendileri bilir ve doğada hastalığına iyi gelecek otları yine kendi bulup yer ve hastalığını tedavi ederdi. yani insanların faydalandığı sütte sağlıklıydı bu yüzden.

şimdi artık durum farklı, ve bunu hepimiz biliyoruz. endistürüyel bir süt tesisi hayal edin. buzağılar küçük alanlara hapsedilmiş şekilde, anne sütü ile beslenmeden, bunun yerine sağlıklı kalması için antibiyotik karışımlı besinlerle beslenip gebe kalabilecekleri zamana kadar bakılıyor. ve sonra insan eliyle, makinelerle aşılama denen metodla gebe bırakılıyor. doğumdan sonra günler içinde doğan yavru anneden alınıyor ve anne süt makinasına bağlanıyor. anne ve yavru fiziksel ve duygusal olarak acı çekiyor. şok yaşıyor. günlerce aralıksız şekilde birbirlerine seslenip duruyorlar. anneden alınan yavru yine daracık bir alana hapsediliyor. yavru erkekse hareketiz kalması için demirden eksik özel diyetlerle besleniyor, böylece kesileceği kiloya erişene kadar etinin lezzeti garantileniyor. yavru dişiyse annesinin yolculuğu ile aynı oluyor büyüme süreci. normalde 20- 25 yılık yaşamı bu ağır koşullarda yarıdan daha az sürüyor. 7 -10 yaş arasında defalarca gebe bırakılıyor ve hep aynı süreci yeni baştan yaşıyor ve sonunda mezbahaya gönderiliyor. biz insanlar da yavrularımızı bu muhteşem gıdayla besliyoruz, ve sağlığından emin oluyoruz böylece. sahiden ne kadar sağlıklı ? bir de bu endistürünin doğaya, çevreye verdiği zararlar var elbette saymakla bitmeyecek. yani süt büyük tesislerde üretilip, işlenip, paketlenip bizlere ulaşana kadar ardında dünya kadar kötülük bırakıyor. ve hepsi bir bir bize geri dönüyor.

şimdi artık üretimin bu şekilde olmadığı söyleniyor. ama bu doğru değil. hala acımasız ve korkunç bir sistemle üretim yapıldığı hergün yeniden belgeleniyor.
ve işin garip yanı her gün büyüyen bu endistütri asla yeterli olmuyor ihtiyacı karşılamakta. dünya nüfusu arttığı için değil üstelik. gereksiz, ihtiyaç fazlası hatta bizi hasta edecek kadar ihtiyaç fazlası tüketiyoruz süt ve süt ürünlerini.

süt endüstrisi bize her zaman şunu söyler " süt yoksa sağlık yok " ben ineğine ve koyunlarına torunlarından daha iyi davranan, daha sevgiyle yaklaşan anneannemle büyüdüm. çocukluğumun 6 -14 yaş arası zamanı onunla geçti. ve o bu dünyada hayvanlarına en iyi şekilde baktığını gördüğüm tek insandı. bu yüzden en sağlıklı süt ürünlerini üretirdi. herkes onun ürettiği ürünlerden almak için sıraya girerdi, ama o en doğru şekilde planladığı için her zaman az üretim olurdu, eve ayıracak ve birazını satıp kış için yem alacak kadar. buna rağmen asla çocukluğum boyunca süt ve süt ürünleri tüketmedim. sevmiyordum nedense. ben her zaman sebze aşığı oldum. ve hiç öyle ağır hasta olmadım bu yaşıma kadar, güçlü bir bağışıklık sistemim var. boyum 1.74 kısa da kalmadım. kemiklerim de gayet güçlü. yani birileri bize sürekli yalan söylüyor belki de, süt içmeyen çocuk gelişemez, kalsiyum olmazsa kemikleri güçlenemez, bağışıklığı düşük olur vs. her şeyin içinde süt ürünü var, kahvaltı masalarında 10 çeşit peynir var. keklerde, böreklerde, şekerlemelerde, içeceklerimizde süt ürünleri var. üstüne bir de bardak bardak süt içilmesi öğütleniyor sürekli. bu hastalık değil de ne ? hepimiz elimizden geldiğince bu sistemin karşısında olmalıyız, yanında değil. daha az süt ürünü tüketirsek hasta olmayız, hiç tüketmeyenler ölmüyor, yataklara falan da düşmüyor hatta. doğanın bize sundukları o kadar çeşitli ki, neredeyse her besinin alternatifi var.
8 Betim Daha