çocuklara masallar

buralar eskiden dutluktu

balmumcu, gayrettepe, zincirlikuyu dolayları için kullanılan tabir. gerçekten 10 sene öncesine kadar apartmanlar arasında kalmış tek tük gecekondulu bahçelerde bu dut ağaçlarını görebilirdiniz. en sonuncusunu darphane metro istasyonu kazı sahasında görmüştüm, onu da meyvesini yedikten sonra kesip kazıya geçtiler.

karadut

sabah sabah başlıklar içinde gördüğümde “gelmiişşş” diye sevindirik olduğum yazar. kıdemli yazar hem de. yazdığını okutur, okunanı yaşatır... zaten çok da objektif olamayacağım hakkında. çok aşırı sevdiğimdir kendisi aynı zamanda çünkü...

ülkeyi terk etmek

üstad

ustaların ustası.
bir konuda ustalara yön veren, yol açan domine eden

epifiz bezi

nam-ı diğer üçüncü göz.
beynin frekans algılamasının ve çıkışının odak noktası. tam iki kaşın üzerinde mercimek tanesinden büyük nohut veya fasülye tanesi kadar bir et parçası . et parçası dediğime bakmayın tamamen beyin sapı ve beynin yönetim merkezidir.

dinlerde anlatılan üçüncü göz veya tanrı gözü vs gibi beynin bilinmeyen bir çok özelliğinin çıkış noktası

çalışanına esir gibi davranan patron

işletme küçük olsun yada kurumsal olsun, genel olarak çalışanın hakları devletin de el birliğiyle gasp edilir. ve işveren de çalışanın emeğini son raddesine kadar sömürmenin peşindedir. bu sistemin herhangi bir yerinde çalışan insan zaten modern köledir.

neyse ki modern kölelikte çalışanın bir iş tanımı vardır. işverenin evi o çalışanın iş yeri olmadığı için, çalışan orada " bu da senin işin " denilerek çalıştırılamaz. işveren bunu buyurabilir, ama buna zorlayamaz. o halde çalışanın zaten az buz olan haklarını koruması lazım ki yeri geldiğinde tüm hakları için mücadele edebilsin. bugün gidip o evde temizlik yaptığı için bir süre sonra aynı iş kendisinden tekrar beklenecek, o zaman da mı peki diyecek? diyemeyecekse o zaman yine başa dönmeyecek mi?

ne olur cesur olun, ne olur korkmayın patrondan, kocadan, babadan, dayıdan , ayıdan ! timurlenk'in karşısında nasreddin hoca gibi yalnız kalsanız da, onun gibi " bize bir fil daha verin " demeyin ! hayat bir haksızlıklar silsilesi, hepsine katlanamazsınız, hepsini yüklenip kaldıramazsınız. hayır demeyi öğrenin, ki sonuçlarına katlanmak o ana katlanmaktan daha zor değil. ilk engeli aşmazsanız yarışa başlayamazsınız, kazanamazsınız.

yazsa da okusak

eskiden dünyanın renksiz olduğunu düşünüp üzülmek

gece gece nereden aklıma geldi bilmiyorum ama en net hatırladığım salaklıklarımdan biriydi bu. küçücük bir çocukken, babamın eski fotoğraf albümlerindeki fotoğraflara bakıp eskiden dünyanın siyah-beyaz olduğunu, renklerin olmadığını düşünür ve yaşlı insanlar için üzülürdüm. buna rağmen bugünlere gelebildiğim için kendimle gurur duyuyorum. *

safran

osmanlı mutfağında sıkça kullanılan safran çiçeği leylak-mor renginde açar ve çiçeğin içindeki tepecikler tek tek elle toplanıp kurutulur. günümüzde yılda sadece 20-30 kilo olarak karabük'ün safranbolu ilçesinde yetişmektedir. kendi ağırlığının 100.000 katı suyu sarıya boyayabilecek kadar kuvvetli bir boyama özelliğine sahiptir. günümüzde 1 gr. olarak satışı olmaktadır. osmanlı döneminde safrandan yapılan en bilindik lezzet (bkz:zerde)dir.

kuru fasulye

türk mutfağının en sevilenlerinden.
üstelik artık zengin yemeği. bugün kilosu 37.tl'ye kuru fasulye gördüm. "yok artık" diye sesli sesli itiraz ettiğimi duydu kulaklarım. deli demesinler diye hızla uzaklaştım.
zamanında 7,5tl olunca şarkı yazanlar bugünleri görselerdi, opereti esirgemezlerdi sanırım.

istanbulda boğazı sadece köprüden geçerken görmek

istanbul da denizi gormeden ölen biliyorum. ben sehirlerin enerjisini hissediyorum. gorsen de gormesen de hissettiklerin farkli

best seller

best seller abi tamamda bize de mi best bu iş. şarkıdır, kitaptır, üründür. herkesin beğendine kimse karışamaz.

avustralya yangını

yangın haberleriyle beraber, insan ciğerinin yandığını hisseder mi? yanıyor hissediyorum. yansın hepimizin yansın ki bir şeyler yapmak için kıpırdanalım.

diyet su

su içsem yarıyor diyenler için üretilmiş endüstriyel bişey bişeysi.
diyet su mu olur ? kıçımdan ürün uydurdum satıyorum demenin diğer hali.

ofis kullan?m?na uygun parfümler nelerdir

ofis kullan?m?na uygun parfümler, hafif ve ferah notalara sahip olanlar aras?ndan seçilebilir. ayr?ca, ofis ortam?nda a??r? yo?un veya rahats?z edici kokular kullanmak uygun olmayabilir.
??te ofis kullan?m?na uygun parfüm önerileri:
1. hafif çiçeksi notalara sahip parfümler: örne?in, beyaz çiçekler veya narenciye notalar? içeren parfümler ofis ortam?nda uygun olabilir. bu tür parfümler genellikle taze ve canland?r?c?d?r.
2. odunsu notalara sahip parfümler: odunsu notalar, hem kad?nlar hem de erkekler için ofis kullan?m? için uygundur. yine de a??r kokular yerine daha hafif odunsu notalar? içeren parfümler seçilmelidir.
3. narenciye notalara sahip parfümler: narenciye notalar? ferah ve canland?r?c?d?r. bu nedenle, ofis ortam?nda kullan?lmak üzere limon, greyfurt, mandalina veya portakal notalar? içeren parfümler seçilebilir.
4. temiz notalara sahip parfümler: temiz notalar, pamuk, beyaz misk, yasemin veya biberiye notalar? gibi parfüm içerisinde yer alabilir. bu tür notalar?n ofis ortam?nda kullan?lmas? ferah bir his yarat?r.
5. ye?il notalara sahip parfümler: ye?il notalar, yaprak, taze çimen veya odunsu notalar?n bir kar???m?d?r. ofis ortam?nda kullan?lmak üzere ye?il notalar? içeren parfümler seçilebilir.
ofis kullan?m?na uygun parfümler seçerken, yine de ortamda kullan?lan di?er kokular?n da dikkate al?nmas? önemlidir. bu nedenle, hafif ve taze notalara sahip parfümler, di?er kokularla birle?ti?inde ho? bir etki yarat?r.
https://www.mojparfum.com/

mehmetçik

mehmet veya mehmed türklerin hz. muhammed için överek söyleyiş şeklidir.
mehmetcik ise muhammedin askeri anlamında kullanılır. son gelen -cik eki küçültme anlamı değil burada tamamen başka bir anlamda kullanılmıştır.

türk ordusunun ocağı bunun için peygamber ocağıdır. aynı kaptan aynı karavanadan ve aynı öden olduklarını anlatmaya yarar.

ne denebilir ki;
dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir. her zaferin en büyük payı senindir." atatürk

elalem

hem herkes, hem hiç kimse.. bende olabilirim. benim.

öğretmenler günü

öğretmen intiharlarının konuşulmadığı gün. bolca karanfil dağıtımı içerir.

çocukların oyun oynamayı bilmemesi

telefon, bilgisayar ve diğerleri hayatımıza girdiğinden beri yaratıcılıklarını kaybeden çocuklar, ne yazık ki oyun kurmayı ve hatta hayal kurmayı bile unuttular.
oyuncakları olsa bile kısa bir süre bakıp, ilgilerini kaybediyorlar. asla oyun kurup, oynayamıyorlar.
geçenlerde arkadaşımın küçük kızı bebeği ile geldi. bir bebekte benim için getirmiş.
hadi oynayalım, oynayalım!
"merhaba, nasılsın?" dedim onun bebeğine, kendi bebeğimle.
ayni soru geri geldi.
"bugün ne yapmak istersin"
"bugün ne yapmak istersin"
aslı monolog olan bir diyalog sürdü kısa bir süre aramızda. hemen sıkıldı. annesinin telefonunu alıp, oyun oynamaya başladı.
çocukların oyun, paylaşım, bilgisayar veya telefon saatlerini dengelemediğimiz sürece, kopup gidiyorlar hayallerinden ve hayatlardan.