ekrem imamoğlu

özellikle son günlerde ibb meclis toplantılarındaki ermiş sabrıyla takdire şayandır.
halkın güvenini kazandı, samimiyetine inanıldı ve başkan seçildi. vaatlerini yerine getirip getirmeyeceğini, nasıl bir başkan olacağını zaman gösterecek. görev başına geldiğinden bu yana - ki bu çok kısa bir süre - istanbul halkının tepkisini çekecek, mağdur edecek herhangi bir icraatta bulunmadı, aksine sorunların tespiti ve giderilmesi için bizzat halkın, şehrin içinde çalıştı ilk günden beri, makam odasına kapanmadı. fakat sadece saldırmak için fırsat kollayanlar var elbette. biraz makul olabilseler henüz bunun için bir gerekçeleri olmadığını görecekler. hakkı gasp edildiği için ikinci bir kez ilkinden kat be kat fazla enerji harcayarak seçim çalışmaları yaptı. mesnetsiz ithamlarla yıpratılmaya çalışıldı, hem fiziksel hem zihinsel yoğun bir çaba harcadı kendini tanıtmak için, projelerini anlatmak için. 2. kez halkın iradesiyle başkan seçildi, o ana kadar belki günlerce uyumadı, dinlenmedi, çalıştı didindi. ve seçimlerden bir süre sonra olması gereken gibi kısa bir izin yaptı. geçtiğimiz günlerde de ikinci bir kez yine ailesiyle kısa bir tatile çıktı. bundan daha doğal ne olabilir? görevi ne olursa olsun bu her insanın hakkı ve ihtiyacı.
istanbul belediye başkanı.

bir yerden bakıyorsun güzel adam bir yerden bakıyorsun proje. karamanın koyunu hali var biraz.
beğenirsiniz, beğenmezsiniz fakat ilk defa bir siyasetçi, ağzını köpürtmeden, bağırmadan, öfkelenmeden, üslubunu bozmadan, efendice, kibarca, siyaset yapılacağını göstermiştir.
tatilci belediye başkanı. tatilden gelebilirse büyük şehir çalışacak.
beklediğim gibi bal yapmayan arı, ayrıca arı gibi vız vız.
metroya iniyorsun iki yürüyen merdivenden bir çalışmıyor. hastası var, yaşlısı var.

başkana şiyir.
olmuyor, olmuyor başkan.
ama olsun bir izmir marşı patlatırız
her şey süt liman
her türlü alavere dalavereye karşı ikinci kez seçilmiş istanbul belediye başkanı.

seçildikten sonra ankara'dan topal ördek benzetmesi yapılmış ödenek sağlanmadığında neler yapacak göreceğiz denmiştir. pek alışık olmadığımız bir hızda söylenen yapılmıştır. göreve geldi de ne yapıldı densin istenmiştir. denilmiştir.
önceki dönemlerde yürüyen merdivenler çalışıyordu fakat çalışmayan yüzlerce insan senden benden fazla maaş alıyordu. yollarla beraber yapılan yolsuzluklar mübah görülmeye devam edildiği sürece yani birincil fayda toplumsal faydadan önemli olduğu sürece bir adım öteye gidemeyeceğiz.
şu an bursa belediyesinin istanbul belediyesinden daha fazla ödenek alıp daha fazla imkanı olması sorgulanmıyor ama günlük hayattaki somut işleyişteki problemlerin hesabı soruluyor çok acayip.

çılgın proje meselesinde de söylemek isterim ki referandum halkın oylaması demektir. halkın eksik ve yanlış bilgilendirildiği bir toplumda referandum sonucu istediğiniz gibi çıkmazsa (aslında soru olması gerektiği gibi çıkmazsa olmalıdır) ne yaparsınız sorusuna yine mücadelemizi veririz demek insanlara anlatmak için uğraşırız demektir.
saydam bir ülke olsak, medyada özgürce her şey konuşulabiliyor olsa, doğru bilgi herkese ulaştırılabiliyor olsa bu kadar insan iktidar partisinin rant sağlaması için ülkesine zarar vermeyi göze almaz. referandum sonucunda mücadeleye gerek kalmaz.
sonuçta medya gerçeği ters yüz edebilecek düzeyde algı oluşturan bir güçtür ve malesef neredeyse tek elden yönetilmektedir.

deneme