kadınları savunmak için erkeklere saldırmak

başlığın aslı: "kadın hakları savunuculuğu adı altında erkeklere saldırmak" olacaktı.


bir erkek olmadan önce bir insan olarak yazıyorum:

bana göre doğru bir davranış değildir. hatta ileri giderek, kadın düşmanlığı yapan erkeklerinkinden daha kötü bir davranıştır diyeceğim.

eğer biri size kötü davranıyor diye siz de ona kötü davranıyorsanız, bu ona savaş açtığınız ve size kötü davranmasını meşrulaştırdığınız anlamına gelir.

kan davasından hiçbir farkı olmayan bu davranışı kınıyorum ve asla hoşgörmüyorum. belki savaşarak problemlerinizi ortadan kaldıracağınızı düşünüyor olabilirsiniz hatta belki çözersiniz de... ancak bunun bir savaş olduğunu ve savaşta kaybetmenin de olduğunu unutmayın.

kadın - erkek düzleminden alıp başka heryere taşıyabilirsiniz bunu.

siz bir saldırıya yine bir saldırı ile karşılık verirseniz, karşınızdakinin size saldırmasını meşrulaştırırsınız. sonrasında savaşı kaybettiğinizde:" ...ama insan hakları vs." diye zırlama hakkınız kalmamış olur. o noktadan sonrası savaş hukukuna girer.

lütfen bilinçli tepkilerle haksızlıkların karşısında birlikte duralım.

kadınlara karşı işlenen suçların farkında olan, elinden geldiğince bunlarla mücadele etmeye çalışan erkekleri de karşınıza almaya çalışmayın lütfen. insanların hemcinsleri yüzünden hedef tahtasına koyulması etik bir davranış değil. bu davranış çözüm arayışından ziyade kavga arayışıdır.

yanlış anlaşılma olabilir diye edit:

ben burada yalnızca düşündüklerimi yazmadım. hislerimi yazdım. sonuç olarak bir topluluğa destek olmak isterken o toplumun sizi sürekli olarak taşlaması sizin o topluma olan bakışınızı sorgulatabilir. saldırıdan kastım, saldırgan bir dil. sırf karşınızdaki kişinin cinsiytine bakarak, kadına yönelik şiddet konusunda sizden daha hassas olmadığı çıkarımı yapamazsınız. ben sizin ya da başka insanların yaptığı gibi cinsiyet gözeterek savunmuyorum kadınların haklarını. eğer siz de temelinize kadın haklarından önce insan haklarını koyarsanız zaten sorun çözülmüş olur. kadınların ayrı erkeklerin ayrı hakları olduğu bir yanılgıdır. siz şiddet gören kadınları destekliyor olabilirsiniz fakat şiddet gören her insanı savunmak isteyenlere de saygı duyulmalı. her ne kadar kadınlar kadar fazla olmasa da sırf iftira yüzünden linç edilen erkekleri de unutmamalısınız ki eşine şiddet uygulayan kadınlar da var. ben bunu söylerken, kadınların da şiddet uygulamaması gerektiğini söylüyorum ama birileri yine, "kadınlar uygularsa erkekler de uygular" diyorum sanarak tepki gösterecektir. mühim olan kadın olmak ya da erkek olmak değil insan olmak. hatta hayvanları da ayrı tutmak istemiyorum. canlıların özgürce yaşayabilmesi için çabalamak çok daha doğru bir hareket olur. bu problemi birilerine şiddet uygulayarak çözemeyiz. fiziksel bir mücadelede sizden daha güçlü bir erkekle yumruk yumruğa kavgaya girerseniz kaybetmeniz kaçınılmaz. bunu görmek zor olmamalı. savaşlarda çoğunluğa karşı koyabilmenin tek yolu niteliktir ki niteliğin de hatırı sayılır olması gerekir. aksi halde nicelik her zaman galip gelir. eğer "kadına şiddet" ile savaşmak istiyorsanız, bu savaşı şiddet ile değil akıl ile vermeniz gerekiyor.
doğruluk payı olan bir önermedir.
bu durumu kullananlarda içimizde. ancak olaya şu açıdan da bakılabilir belki? her gün boy boy haberleri çıkan, ölen, tecavüze uğrayan, eziyet edilen insanların cinsiyeti ne? ya da oran ne?
açıkçası ben çok sık rastlamıyorum eski karısı tarafından öldürülen, komşusunun kızı tarafından taciz edilen ya da dayak yiyen erkeğe...
keşke olmasa da yazılmasa...

kadın sözlüğü olarak bir savaşta değiliz. sadece özgürce ne düşünüyorsak yazıyoruz.

bu vesileyle burada bizimle yazan, yanımızda olan ve destek olan erkek yazarlarımıza teşekkür etmek istiyorum. siz sağduyulu iyi insanlarsınız. hemcinslerinizin hesabını kimse size ödetmiyor.
sizi seviyoruz.

dip not: betim yazara karşı açılmamış, çağrışım ile paylaşılmak istenmiştir.
yapılmaması gereken eylemdir.
kurunun yanında yaşı da yakıyor olabiliriz.

genelleme yanımsama doğurur.
o eşeklik öyle yapılmaz böyle yapılır demenin bokunu çıkarmaktır.

kadının karşılaştığı sorunların temelinde kendini bedenselliği ile tanımlamasından kaynaklanıyor. sorunların geneli beden ve bedeni ile ilgili sorunlar. kadın bedenine bu kadar odak bir yaşam sürerken elbette zekasının veya bilincinin yüksek olmasını beklememek gerek. aynı şey
 spoiler!
kaynımda da var
erkek için de geçerli.
davul bile dengi dengine derken aynı akıl düzeyi birbirini bulur demek.
bilinç düzeyi yükseldikçe şiddet azalır.

bilinç çokomel eğrisi burada da geçerli.
gerçekçi olması açısından örneklenmesi gerektiğini düşündüğüm durum. saldırıdan kasıt bir yazım yada telaffuzda genelleme yapmaksa " erkekler şöyle, erkekler böyle " gibi, bu bir hatadır. saldırı değil. bıkkınlıktan, birikimlerden, çaresizlikten doğan bir hata belki.

kadın hakları savunucuları vahim bir olay neticesinde bir araya gelip yeter artık diye seslerini yükselttiklerinde, bu cinayetlerin son bulması için çağrıda bulunuyorlar. herkesin malumu olanı yeniden ve yeniden yüksek sesle dillendiriyorlar. bu ve benzer şeyler işte. bunlar haklı talepler mi yoksa saldırı mı. kim gördü kadın haklarını savunanların bir araya gelerek veya bireysel olarak erkeklere saldırıda bulunduğunu. saldırı olarak algılamak için zanlı olmak gerekir herhalde. kaldı ki kadın hakları savunuculuğu yapan sadece kadınlar değil, kadın erkek insan olanlar.

iyi erkekler. " ben iyi bir erkeğim" diyen erkekler. şu söylemlerden vazgeçin artık.

- ya kadınlar da çok abartıyor.
- çok bağırıp çağırıyor. haklıyken haksız durumuna düşüyor.
- her şeyi de taciz olarak algılıyor.
- erkekleri baskılamak istiyor.
- eşitliğin de bir sınırı var.
- kadın da kadınlığını bilsin azıcık.
- erkekleri de tahrik ediyor bu kadar üste çıkmaya çalışınca

vs. vs çoğaltılabilir. kadınların mücadelesini itibarsızlaştırmaya çalışmaktan başka bir şey değil bu söylemler. bakın bu öyle böyle can sıkıntısından, heyecan arayışından falan yapılan işler değil. bunlar mücadale, çırpınma, paralanma. anlıyor musunuz. duvara karşı üstelik. o duvarı yıkmak için.

empati kurun. ama öyle empati kurduğunuzu sanarak değil. hakikaten, konsantre olun. kendinizi sürekli aile içi şiddete maruz kalan bir kadın yerine koyun. çorba sıcak gelse dayak yiyen, soğuk gelse dayak yiyen. sürekli hakarete uğrayan, üstelik çocuklarının yanında, kimi zaman çocuklarıyla birlikte. bütün çocukluğunu ve gençliğini babasının, abisinin yedi sülalesinde ki tüm erkeklerin tahakkümü altında korkuyla sürekli gözetlenerek geçiren genç bir kadın olduğunuzu düşünün. sistematik tecavüzlere maruz kaldığınızı düşünün üstelik çocuk yaşlarınızdan itibaren. eski sevgiliniz, kocanız, nişanlınız tarafından izlendiğinizi, tehdit edildiğinizi ve sonunda da saldırıya uğradığınızı düşünün. hiç tanımadığınız insanlar tarafından tecavüze uğradığınızı ve mahkeme salonunda onların değil sizin hayatınızın didik didik sorulduğunu, siz de buna imkan verecek bir hal arandığını düşünün. ölmediniz daha hayattasınız. bir de feci şekilde canınız alındıktan ardınızdan hesabınızı soracak hiç kimse olmadığını düşünün. normal bir günde evinizden çıkıp işinize giderken uğradığınız sözlü şiddeti, tacizleri saymayın bile.

kadın olmak bu toplumda cehennemde yaşamak gibi bir şey. sadece bazıları farkında değil. anneniz de kız kardeşiniz de eşiniz de yaşıyor bunları ve onların daha kötüsünü yaşamayacağını hiç kimse garanti edemez size bu şartlarda.

o yüzden bin tane şey var eleştirilecek, yakınılacak. bırakın kadınların yakasını.


edit: ekleme

deneme