kanımca alınması ve kabul edilmesi yanlış olan durumdur.
altın burada genellemedir ve pahalı hediye olarak nitelenmiştir.
son zamanlarda öğretmenler gününde velilerin toplanarak öğretmene bu tip hediyeler aldığını ve öğretmenlerin de bunları kabul ettiğini gözlemliyorum.
öğretmen öğrenci ilişkisi devam ettiği sürece bu tip bir alış-veriş kabul edilemez.
bu sisteme dahil olan ya da dahil olamayan, olmak istemeyen velilerin arasına nifak giriyor. veli, öğrenci, öğretmen ilişkisi zarar görüyor.
öğretmenlerimiz elbette bizim için çok kıymetli, evlatlarımızı onlara emanet ediyoruz en başta. ancak velilerin öğretmeni tavlama maksadı ile yapmış olduğu bu tip davranışın sonucunu öngörmek çok da zor olmasa gerek?
bir bakın ardınıza, ne hatırladınız?
bir kaç velinin öğretmene alacak hediye bulamayınca altına başvurduğu bir yol. öğretmenler günü hediyesi midir bu ? hayır zira bu velinin öğretmene kendini 1 yıl boyunca hatırlatma yöntemidir. hediye de artık kendi niyetini kaybediyor.
hediye samimiyettir,şahsım olarak aldığım en kıymetli hediyelerden biri velimin bir bana bir öğrencime aynı patikten örüp ikimize aynı anda hediye ederek 1 yıl boyunca giymemizdir.
gelişen dünyanın hastaıklı kutlama hallerinden başka bir şey değil. bizim dönemimizin bana bütün çiçeklerini getirin şiirini söyleyip duygulanan, ağlayan öğretmenleri yerine kendine gelen hediyeye göre değer yargısı oturan bir nesil öğretmenler ortaya çıktı.
özel okullar sadece sistemi bypass etmekle kalmıyor sanırım içine de ediyor.
,belki bilmeyenler vardır diye şiiri aşağıda bulabilirsiniz.
dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
bütün çiçeklerini getirin buraya,
öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer
bütün köy çocuklarını getirin buraya,
son bir ders vereceğim onlara,
son şarkımı söyleyeceğim,
getirin, getirin...ve sonra öleceğim.
dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
kir ve dağ çiçeklerini istiyorum,
kaderleri bana benzeyen,
yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları
geniş ovalarda kaybolur kokuları...
yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri
hepinizi, hepinizi istiyorum, gelin görün beni,
toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.
dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini
bacımın suladığı fesleğenleri,
koy çiçeklerinin hepsini, hepsini,
avluların pembe entarili hatmisini,
çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın,
aman ısparta güllerini de unutmayın
hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum.
getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.
dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,
ben bir bahçe suluyordum, gönlümden,
kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden,
ne güller fışkırır çilelerimden,
kandır, hayattır, emektir benim güllerim,
korkmadım, korkmuyorum ölümden,
siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.
dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
baharda polatlı kırlarında açan,
güz geldi mi kop dağına göçen,
yörükler yaylasında toroslarda eğleşen,
muş ovasından, ağrı eteğinden,
gücenmesin bütün yurt bahçelerinden
çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni,
eğin türkülerinin içine gömün beni.
dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
en güzellerini saymadım çiçeklerin,
çocukları, öğrencileri istiyorum.
yalnız ve çileli hayatimin çiçeklerini,
köy okullarında açan, gizli ve sessiz,
o bakımsız, ama kokusu essiz çiçek.
kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek,
seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.
dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
ben mezarsız yaşamayı diliyorum,
ölmemek istiyorum, yasamak istiyorum,
yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın,
tarumar olmasın istiyorum, perişan olmasın,
beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım,
niçin yaşadığımı ben onlara söyledim,
çiçeklerde açar benim gizli arzularım.
dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
okulun duvarı çöktü altında kaldım,
ama ben dünya üstündeyim, toprakta,
yaz kış bir şey söyleyen toprakta,
çile çektim, yalnız kaldım, ama yasadım,
yurdumun çiçeklenmesi için daima yaşadım,
bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.
simdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,
dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya.
(bkz:ceyhun atuf kansu)
geçenlerde facebook'da bir öğretmenler grubu gönderisinde denk gelip öğrendiğim hadise. öğretmenler bir velinin bu konuya isyan edişine genel olarak hep aynı tepkileri vermişti. hepsi sınıf annelerinin bu konuda işgüzarlık yaptığında hemfikirdi.
oysa böyle bir hediye kabul etmeyeceği konusunda tüm öğretmenlerin tavrı net olsaydı veliler de böyle bir hediye sunmaya cesaret edemezlerdi ve bu durum bu kadar yaygınlaşmazdı diye düşünüyorum.
özellikle son yıllarda öğretmen ve veli ilişkileri çok acayip. whatsapp gruplar var ki evlere şenlik, kim öğretmen kim veli çocuklar bu işin neresinde belli değil.
ülkemizde öğretmene verilen değerin maddi ve abartılı şekilde gösterilme durumudur.
öğretmeninize olan sevginiz ve saygınız vereceğiniz en güzel hediyedir sevgili veliler.. günümüz koşullarında saygınız kalmadığını, düşük not alan öğrenci velisinin öğretmene şiddet gösterdiği göz önüne alınır ise en güzel hediyeniz saygınızdır.
öğretmenler, çok özel kişilikler. özellikle ilköğretim okulu öğretmenleri, minik yavruların gelecekteki eğitim öğretim hayatını şekillendirmekte. mesleğinin gereğini yerine getirmek için çaba sarfeden, emek veren öğretmenler için meslekleri çok zor.
çocuğumun öğrencilik hayatı boyunca, "sadece öpüp kutlasınlar" diyen öğretmenler de oldu. sipariş verenler de oldu.
sanırım biz bir parça duyarlı bir veli topluluğuyduk. hiç bir zaman, alınan hediye, her ne olursa olsun, sınıf adına verildi. hiç bir çocuk ayrılmadı, dışlanmadı, rencide edilmedi.
yılda sadece belki bir kez hediye vermek güzeldir, ama hiç bir çocuk, veli üzülmeden, zorlanmadan yapılanı en güzelidir.
altından, pırlantadan vazgeçin, verin çocukların eline birer çicek, kutlamanın en güzeli olsun, bitsin.
deneme