aşk

insanı kesinlikle mantığı dışında hareket ettirdiği olgu. varlığı ayrı yokluğu ayrı bir konu. herkes için farklı bir anlamı vardır. herkese başka şeyler yaşatır. temennim herkese iyi şeyler yaşatması.
aşk; kişinin üremek için en doğru kişiyi içgüdüsel olarak seçmesidir. aşık olan kişi aşk duyduğu kişinin mükemmel olduğu illüzyonuna sahiptir. bu illüzyon kişiye her tür çılgınlığı yaptıracak kadar gerçektir. aşıkken onur gurur kelimeleri sözlükten silinir çünkü vücuttaki adrenalin artışı kişinin doğru düşünme yetisine ket vurur. kısacası aşk benim diyen insanları dize getiren en güçlü duygu halidir ve asla sıradanlığı sevmez. onlarca kalp arasından kalbine dokunana denk geldiysen eğer dört elle sarılmalısın.
tarihte aşk ile ilgili bir çok farklı yorum yapılmış olsa da benim favorim aşkın ciddi bir akıl hastalığı olarak tanımlanmasıdır.
arthur schopenhauer: aşk, insan türünü sürdürmek için bireye kurulmuş tuzaktan başka bir şey değildir.
platon: aşk, ciddi bir akıl hastalığıdır.
montaigne: aşk dediğimiz şey, arzulanan bir varlıkta bulacağımız tada susamaktan başka bir şey değildir.
mevlana: aşk sandığın kadar değil yandığın kadardır.
charles bukowski'nin aşk yorumunu ise videodan izleyebilirsiniz.
adına şiirler, şarkılar yazılan insanı köle haline getiren ama insanoğlunun yaşayabileceği en büyük duygu.

karnında binlerce kelebeğin kanat çırptığı ve onun sana gülümsediği an.


kadına şiddeti barındıran haberlerde ki “ aşık olduğu kadını....”, “aşk yaşadığı kadını....” “ aşkından gözünün bir şey görmediği kadını ...” gibi cümlelerde aşkı kullanarak kirletip gelecek nesillere aşkı yanlış empoze ediyorlar. onların ki içlerinde ki vahşi ve pis duyguları aşk örtüsüyle örtmeye çalışmak. oysa aşk, sevdiğine kıyamamaktır. gözünden yaş akıtmak bir yana dökülen saçlarını toplayıp kitapların arasında saklamaktır.
çok şey yazmak isteyipte, boşver yazmayayım dediğim olgu.
aç kalma, uykusuzluk, ayakkabı vurması gibi işkenceleri hissedememe halidir.
yokluk halidir. kendi içine alır ve yok eder her şeyi. ne sen kalır ne ben.

aşık dediğinde ikilik vardır , ulaşamamak ve hep karşıda olan.
onun için yaşanılan ve davranılan bir kişi varlık felan.
aşkta ise hiç biri yoktur, sen artık o olmuşsundur.
herkes bardak olmaya çalışıyor. su olmak isteyen yok.
birine pişik olana kadar dibinde durma isteği getirten duygu. hep görmek, hep yanında olmak istemek.
aşk bir bilinç kaybıdır.
göz aşık olunan dışında bir şey görmez, yasak elma yedirtir.
aşık olunan kişi olmazsa dünyanın sonunun geleceğini düşündürtür, yanıltır.
çiçek böcek sanılan ama acı kan ter ve gözyaşı barındıran güçlü duygu
aklın ve mantığın çöktüğü, asla yapmam dediklerini hipnoz olmuşçasına yaptığın, sevmem dediğin şeyleri kaldırabilir olduğun, 'ben böyleyim'in sökmediği, yaşama sevincini artırdığı ölçüde yüksekten yere de çarpan duygular yaşatan aşk...iyi bir seymisin bilemedim.
insanın kimyasını ve anatomisini bozan, zevk veren herhangi bir madde gibi kısa vadede bolca mutluluk hormonu salgılatan ancak uzun vadede eriştiğin ve geliştirdiğin bağımlılık hormonu sayesinde "ulan ben ayvayı yemişim de haberim yok" dedirten, tutku ile desteklendiğinde fazlaca tehlikeli olabilen bir alamettir.
bütün insanlık tarihi boyunca aşkın tanımı yapılmaya çalışılmış, ve bu needüğü belirsiz hem zevk hem acı veren şey bilimsel olarak açıklanmaya çalışılmıştır.
bunun sonucunda insanın üreme ve cinsellik yaşama isteğinden doğan hormonal bir şey olduğu sonucuna varılmıştır.
fakat ne yazık ki aşk çoğu zaman sevgi ile karıştırılmaktadır. aşk, beraberinde tutku getirir ve uzun vadede çok ciddi bir bağımlılık enerjisi ve takıntı geliştirmemize neden olur. bu da sağlıksız bir ilişki demektir. fakat sevginin olduğu yerde huzur vardır, güven, saygı ve özel alan vardır.
aşk tamamlanma duygusunun adıdır. beğeni-sevgi gibi duygular da aşkla karıştırılır ama değildir. ikinin kalktığı bir olunduğu haldır aslında.

karşında diye gördüğünün sen, sen sandığın kişinin de karşındaki olduğunu anladığında aşk biter. kişi kalkar tek vücut olursun. tek olduğunda da aşık olunacak bir varlık kalmaz.
kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü'nde verdiği bir röportajda çift ve aile terapisti tere diaz sendra kadınlara aşk hakkında şunu tavsiye etmiş ;

" aşk harika ve onu aramaya devam etmek zorundayız.

ancak pek çok kadın aşkın hayattaki tek şey olduğunu düşünüyor, bu da onları kişiliklerinin diğer kısımlarını unutmaya itiyor.

sevme ve sevilmenin dışında kişisel anlamda bir değer görmüyorlar.

onları güzel bir şekilde sevilmeyi aramaya ve kötülerine nokta koymaya davet ediyorum. ve aşkı hayatlarındaki tek proje haline getirmemeye. "


yani güzel olan aslında aşk duygusu, yani aşk aslında her zaman güzel ve her zaman iyi hissettiren bir duygu. aşkı, bunu hissettiğimiz kişi üzerinden tariflediğimizde - özellikle geçmişte kalan birileri üzerinden - aşkın anısı olumsuz bir sürü çağrışımla dönüyor tam bir kaos gibi görünüyor.

edit: imla

deneme