@moonlight sonata

Yazar

Durum: 115 - 0 - 0 - 0 - 05.02.2021 09:22

Puan: 391 -

16 yıl önce kayıt oldu. 1. Nesil Yazar Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 6

sözlüğe sadece kadınca şeylerin yazılacağını sanmak

öğrenilmiş çaresizlik

bir durumda sürekli olarak bir olumsuz tepki alma sonucu ortaya çıkan başarısızlığı kökten kabullenme durumudur.
(bkz:kadın cinayetleri)
(bkz:kadına taciz)
(bkz:kadına yapılan haksızlıklar)
(bkz:kadın hakları)


bir çok deneyim sonucunda başarısızlıkla karşılaşıp kabullenmek ve bunu hayatının doğrusu kabul etmek o kadar güçlü bir psikolojik etkidir ki kişiyi içinden çıkılamayacak bir yola sokar. ancak çok kuvvetli bir irade her şeyi gözden geçirip gerekli muhasebeyi yapabilirse işin içinden çıkabilir.

bir kişi başarısızlığın önündeki tüm engeller kalksa dahi başarısız olacağına olan kuvvetli inanç engelin kalkmış olduğunu fark bile edemez.
(bkz:öğrenilmiş kadınlık)

bir çok deneyle de kanıtlanmıştır.
deneyde yirmi dört tane köpek alınır ve onları üç gruba ayrılır. ilk gruba kaçış grubu denir ve bunlara düğmeye bastıklarında kesebilecekleri bir şok uygular.

ikinci gruba boyunduruk grubu dernir, bu köpekler düğmeye bassalar bile şok kesilmez.

üçüncü gruptaki köpekler ise kontrol grubudur ve herhangi bir şoka maruz kalmazlar.
yirmi dört saat sonra tüm köpekleri kısa bir çitle iki bölmeye ayrılmış kapalı bir alana götürür ve köpeklere şok verilir.

kaçış grubu ve kontrol grubu duvardan atlayıp şoktan kurtulmayı başarırken, boyunduruk grubu şoktan kurtulamaz. bu gözlemler bilişsel psikolojinin davranışçılığın yerini almasına neden olan bilimsel bir devrim başlatır. yani davranışlarımızı düşündüğümüz şeyler belirler, sadece görünür bir ödül veya ceza değil sadece hayatınızı düşünceni belirler.
bu ve bunun gibi deneyleri veya örnekleri çoğaltmak mümkün.
bir bilgi size ulaşmışsa neden o bilgiyi eski bilgiye uygun hale getirmek için uğraşır ki insan.

sen kadınsın yapamazsın… kadın bu… kadından bir şey olmaz… ya-pa-maz-sın!, yok, olmaz bu iş… burası türkiye! … bizden bi bok olmaz… japonlar yapmış’, yine bir kadın öldürülmüş, yine bir kadına tecavüz edilmiş? asla çözülmez bu durum, ben sana söyleyeyim… o iş yatar, hiç başlama… bizim hangi işimiz düzgün gitti ki bu gitsin! sen ne yaparsan yap, hiçbir önemi yok, hiçbir işe yaramayacak. çünkü sonuç daima aynı olacak! ve dahası…

çocukluktan sadece ergenliğe gelene kadar ortalama bir çocuk 500.000 olumsuz yönlendirme duyuyormuş. sonrasında da kimseye gerek duymadan hayatını kendi kendine yaşıyormuş.

şu an ne kadar olumsuzluklar içinde yaşadığınızı düşünün aslında bunu ya biz yarattıysak? bilinçli veya bilinçsiz olarak olumsuzluğu bir yaratıyorsak?

başarı da başarısızlık ta aslında öğrenilebilecek bir şey.
başarısızlık tamamen ders alınması gereken bir durumken kaderimiz haline geliyor olması vahim bir durum.

öğrenilmiş kadınlık ta bu şekilde bir bilinç altı durumunun ta kendisi. o kadar olumsuzluğa ağınız açıksa bir süre sonra o olumsuzluğun parçası oluyorsunuz ve direkt yaşamaya başlıyorsunuz. bilinciniz de kendinizi haklı gösterebilmek için bin türlü yalan uydurup sizi haklı kabul etmenizi sağlıyor.
çaresi yok mu var elbet! affetmek, kabul etmek ve uygulamak.

size bir bilgi gelmişse ve siz onu yaşayamıyorsanız o bilginin hamalısınız. o bilgi gelmişken neden yeni bilgiyi eski bilgiye uyarlamaya çalışayım ki? eski bilgiyi yeni bilgiye uyarlamaya çalışırım.
yenilen !

öğrenilmiş kadınlık

benimle evlenir misin

bir kadının hayatının sorusu. sevdiceğinizden duyduğunuzda ayaklarınız yerden kesilir, kalbiniz atar.
eğer bu soru hiç sorulmamışsa evde kalmak denilen şeyi yaşıyorsunuz demektir.

tek taş yüzük

her kadının rüyası, evlilik veya erkeğin sevgisini gösterdiği yüzük.

bilirsiniz işte erkek dizlerinin üzerine çöker ve benimle evlenir misin der ve konfetiler patlar, havayi fişekler gök yüzünü kaplar, kadının kalbi yıllarca beklediği anı yaşar.
tek taş yüzüğün cevabı her daim"evet"tir. düşünsenize aşkınız size aşkını söylemek için pahalı bir yol bulmuş, size değer verdiğini göstermiş ve size teslim olmuş, dizlerinin üzerinde ve size bakıyor. bu işe yarar tek taş yüzük.

ceyhun güneş

internette gezerken rastladım. ilk başka bu da kimmiş diye giriyorsunuz konuya, sonra sizden biri oluyor. hem tarzı hem müziği dinlenesi.

hele soma için yapmış olduğu parça cidden güzel. her ne kadar acıya tuz bastı ama hatırlamakta fayda var.

http://ceyhungunes.com/ozgecmis/

berna tüzüner

teb kadın bankacılığı yöneticisi.
hacettepe üniversitesi işletme bölümü mezunu. kariyerine teb kobi bankacılığı satış departmanında başladı. kobi bankacılığı grubu altında farklı departmanlarda ve görevlerde yer aldıktan sonra ocak 2018 tarihinden bu yana kadın bankacılığı müdürü olarak görev yapıyor.

başlayamama hastalığı

her şey hazırdır, olması için her ortam ve durum nazırdır ama bir türlü başlayamaz insan. bu gibi durumları anlatan hastalıktır.

elimde bir kaç iş var ve bir türlü başlayamıyorum , nedenin var mı diye sorun neden de yok. bünye kendini hazırlıyor sanırım

soma

yürümek

birinin diğerine yaptığı gider. gideri var.

insan

bilincin kendini bildiği anın adıdır insan. bildiğiniz et kemik beden değil.
çok sevdiğim birinin yazısı var. günün bonusu olarak aşağıya bırakıyorum.


insanın oluşumu
insanı bu yönleriyle tanıdıktan sonra bedenin özellikleri ve insanın özellikleri diye ikiye ayırabileceğimiz özelliklerin devamına bakalım.

dünya’da insan, tabiatının gerektirdiği bir biçimde mutlaka yiyecektir, içecektir, seks yapacaktır, uyuyacaktır. normal sıhhatli bir beden için bunlar zaruri gereksinimlerdir... bazı beyin rahatsızlıkları uyku olayını kısmen kaldırabilir, ama bu kişi çabuk yıpranır. ayrıca bir de beyindeki uyku olayı dışarda normal bildiğimiz uyku şeklinde gözükmez, fakat o kişideki yine bir uyuma hâli söz konusudur. başka türlü mümkün değil...

seks mutlaka olacaktır. bu kişi hiç evlenmesin, onda yine seks fiili vardır! o kişide, ama uykuda ama uykusuz, ama idrar arasında, mutlaka belli hormonların meydana getirdiği üretim olacak ve bu salgı dışarı atılacaktır.

insanın oluşumu

içmek, yemek zaruri olarak olacaktır... çünkü bedenin hammaddesini oluşturan materyal bir yandan alınır, enerji işlenir, ham posası dışarı atılır. ve beden bu şekilde ayakta durur. tabii olarak bedende böyle bir olayın olması zaruridir. işlev bittiği zaman, yani dışarıdan ham enerjiyi alıp işleyip, posayı dışarı atmak denen olay bittiği zaman, zaten bedenin yaşamı ve fonksiyonu biter!..

yalnız burada, bu beden düzeyinde tabiatı ne şekilde kullanmak ve yönlendirmek gerekir?.. işin birinci yönü, bu husus!.. ikinci yönü bu akıl, fikir, idrak, vehim, şekillendirme, hayal dediğimiz özellikleri ne yönde kullanmak lazım?

genelde bu özellikler, şartlanma ve tabiat istikametinde vehim hükmü altında kullanılır!..

normal olarak bütün insanlardaki bu özelliklerikullanım, “vehim” hükmü altında ve şartlanmalar istikametindedir. çevre neyi “değerli” diye empoze etmişse, o değerli dediği şeyi elde etmek için çaba sarf ederve bunu elde etmediği takdirde büyük zarar göreceğini düşünür insan!.. vehmin birinci fonksiyonu, o kişiye kendisini “kişi” olarak kabul ettirmesidir!.. kendini bir kişi, bir beden olarak kabul etmesi ve bu bedeninin ötesinde de başka bir varlığı olmadığını kabul etmesidir!

psikiyatrik olarak, kişinin kendini beden kabul etmemesi bir “ruh hastalığı” olarak nitelendirilir!.. yalnız bu konunun iyi bir incelemeye tâbi tutulması zaruridir!.. kendini bir beden, bir insan olarak kabul etmeyip, bir tavuk, bir horoz kabul eden vardır! bu bir hastalıktır! yanlış algılama hastalığıdır! ama bir kişi, eğer temelde maddenin varlığını ve oluşumunu biliyorsa, yani beden denilen varlığın hücrelerden yapıldığını, hücrelerin asitlerden meydana geldiğini, asitlerin atomlardan meydana geldiğini, atomların elektromanyetik dalgalardan meydana geldiğini...

tabii atomların değişik parçalanma şekilleri var... elektronlar, nötronlar, nötrünolar, pozitronlar, mezonlar gibi daha bölünmüş parçalar! bugün henüz dünya üzerinde atomları görebilecek kapasitede, büyüklükte bir mikroskop daha tam gerçekleştirilemedi. yapılmasına çalışıyor! baktığın zaman bu mikroskopla atomları görebileceksin... böyle bir mikroskop şu anda gerçekleşiyor, ama bunun daha ötesine henüz geçilmedi!

varlık, tümüyle manyetik dalgalar âlemidir.

eğer ki yapılırsa, o zaman varlık zaten tümüyle manyetik dalgalar âlemi olarak müşahede edilecek!

şimdi bu müşahede içinde, “kişinin”, bir noktada, “şuur” dediğimiz nesne olmasının ötesinde bir fonksiyonu, bir varlığı olmadığı görülecek...

şuur nerede mevcut?.. bu şuur, akseden bir şuur, yani mutlak akl-ı evvel’den beyne yansıyıp ruhta oluşan bir şuur! “ruh”un olmasa, ziya diye bir şey olmayacak ve ziya’nın şuuru da var olmayacak!

şimdi bu silsile içinde, bu ruh oluşmuş ve bu ruhta ya bilinçli olarak, şuur oluşu yolundaki bir bilinç neticesinde, bir varlığı, benliği oluşmuş; veyahut şartlanmalar istikametinde kendini falanca bir kişi olarak kabullenmiş! ama neticede, ortada bir kişilik söz konusu!.. yalnız birincisindeki kişilik, “şuursal” bir kişilik; ötekindeki kişilik, “bedensel” bir kişilik!.. şuursal kişiliğin ortadan kalkması mümkün müdür?.. veya bedensel kişiliğin ortadan kalkması mümkün müdür?

birimsel kişilik, sonsuza dek ortadan kalkmaz! çünkü beynin meydana getirdiği, özel bir ruhtur! mahiyet itibarıyla, bu “ruh”, kudsî ruhun aynıdır!.. fakat, hiçbir zaman bu ruhun kendi kendini seyri ve müşahedesi olmaz.

şuur yönüyle ruhunu bilirsin, fakat “ruhun” ne olduğunu bilemezsin! göremezsin!.. ruh yönün, senin zâtına işaret eder... akl-ı evvel’in karşılığı olan sendeki akıl yani “şuur” dediğimiz mânâda akıl yönün, senin, benliğin hakikatini bilmene yol açar!..

bu hakikatinde bütün mânâların toplu olduğunu idrak edebilirsin... hakikati câmia; toplayıcı, bütün mânâları kendinde toplayıcı yönünle... fakat bütün bununla birlikte sonsuza dek birimsel varlık ortadan kalkmaz... birinci husus bu!..

bunu böylece anlattıktan sonra gelelim ikinci bir noktaya... beden ortadan kalktıktan sonraki ruhun için, nasıl ebediyen ortadan kaybolmak, yok olmak diye bir şey söz konusu değilse, yani ikinci bir ölüm yoksa; bedenin var olduğu sürece de, bedenin yokmuş gibi, bedenini kâle almayarak yaşamak mümkün değildir!.. çünkü beden dediğin şeyin aslı, beyne dayanır! bedendeki özellikleri yöneten beyindir!..

kişiliğin aslı ve hakikati dediğin “ruh”unu da meydana getiren beyindir!

bedendeki tüm özellikleri meydana getiren beyin olduğu gibi, kişiliğin aslı ve hakikati dediğin “ruh”unu da meydana getiren beyindir!.. besleyen, büyüten beyindir!

“biz insanı topraktan ve balçıktan yarattık” âyetlerini anlatırken, “balçık” kelimesiyle kastedilen şeyin “hücre” olduğunu söyledik... insanın hücrelerden meydana gelmiş olduğunu anlatma sadedinde, “balçık” kelimesi kullanılmıştır!.. mecazî olarak!.. yoksa toprağı suyla karıştırıp bulamaç hâle getirmek, balçık demek değildir...

buradaki balçıktan kasıt, hücredir. hücrelerin birleşmesiyle insan meydana gelmiştir; hücrelerin birleşmesiyle beyin meydana gelmiştir... beyin de hücrelerden müteşekkildir...

on beş milyar hücre var!.. şimdi bu bedeni yok sayamayacağımıza göre, beden var olduğu sürece “tabiat” hükümleri vardır demektir... yani bedenin hücresel yapısının tabii dürtüleri!..

öyle ise bu tabii dürtülerle yani “tabiat”la, bedenin tabiatıyla, terkibî yapıyı karıştırmayalım... bu ikisi tamamıyla birbirinden ayrı ayrı şeyler...

senin kendi aslını ve hakikatini anlayabilmen için, beden olduğun yolundaki şartlanmanın kalkması ve daha başka bazı fonksiyonların ortaya çıkması için; bedenin tabiatını kontrol altına almak, bedenin isteklerini yerine getirmemek, beden üzerinde hükmedebilmek gibi konularda bedenin tabiatına karşı mücadele vermek gerekir.

terkibî tabiat dediğimiz olaysa, kişinin beyninde ışın tesirleriyle meydana gelen açılımlar neticesinde, o beyinde çeşitli mânâların toplanması, değişik nispetlerde, oranlarda bir araya gelmesi; ve böylece de kişinin terkibî esmâ yapısının oluşmasıdır... yani, belli ışın tesirleri, beyinde belli devreleri faaliyete geçirir...

beyinde faaliyete geçen bu belli devrelerin neticesinde de belli isimlerin mânâları değişik ağırlıklarla, senin ana oluşumunu meydana getirir! bu senin ana oluşumun, ilk oluş itibarıyla istidat adını alır! bir diğer mânâ itibarıyla da senin ayânı sâbitendir. günlük yaşantıda, sen, “aklıma şu geldi” diyorsun... “içime şu geldi” diyorsun... “şu anda bu duygum ağır bastı” diyorsun... bu, isimlerin mânâlarının tabii olarak senden ortaya çıkışıdır.

oysa senin, tabiatına hâkim olman, şartlanmalarının tümünden arınman gibi oluşlardan sonra, huy ve tabiatını kontrol altına alarak, kendi huy ve tabiatının ötesindeki mânâlara bürünmek suretiyle ortaya çıkma söz konusudur! sen zaten daha evvelce de bu tür davranışlar içindeydin, bugün de bu tür davranışlar içindesin; sadece, bu tür davranışların ilâhî isimlerin mânâları olarak çıktığını anladın!.. bu, seni tabiatına tâbi olmak hükmünden ve cehenneme gitmek hükmünden kurtarmaz!..

işte, abdülkerîm el ciylî’nin “eflâtun’u cehennemde gördüm, öyle bir mertebesi vardı ki birçok müminlerde ben o mertebeyi göremedim” demesi, bu hakikati görmesi ve müşahede etmesi yönündendir... fakat eflâtun’un terkibini ve tabiatını aşma yolunda bir çalışması olmaması, saadet devresinin açılmamış olması, onu neticede cennete götürmemiş, cehennemde bırakmıştır!..

ahmed hulÛsi

1986

insanımsı

uzay

sonsuzluğu anlatmak için kullanılan sözcük.

sözlük yazarlarının güncel konularda yazmaması

yazarların günceli takip edip güncel olmayan kavramsal konularda yazması ile sonuçlanan kısırlık.
güncel konularda bir bilgisi olmayan, yenilenmeyen kadını kim koruyabilir. eskiyi , bilindik olanı korursan bir gün kaybediyorsun işte açık ve net bir şey bu zaten .

yazın dostlar, güncelden yazın kimse yemiyor gördüğüm kadarıyla sözlükte.
kadın beyanı ile ilgili bir başlık açılmış herkesin ne kadar çok şey varmış söyleyeceği. yani türkiye, güncel, dünya hakkında yok mu söyleyeceğiniz?

arı sokması

tehlikede olan arının sokması. arı tehlikede hissediyorsa sokar. yani kovana çomak sokmayın.
iğnesinde ciddi zehir bulundurur ve soktuğu yere büyük bir şişlik oluşturur. bu durumda yapılacak şey sokulan yere uygulanacak tedavidir.
genel olarak bir doktorlar serum alınmasını öneriyorlar. öncesinde arının iğnesi çıkarılmalıymış.
bir arkadaşımı arı soktuğunda toplar damarın bulunduğu yerden sokmuştu ve arkadaşım morarmaya başladı. çünkü zehir direkt olarak kalbe sonra da bütün vücuda yayıldı.zor kurtardık. sonradan neden olduğunu anladık.
meğer o gün çiçek kokulu parfüm kullanmış.
biz başında tedavi yöntemi ararken ütüne işeyin de dediler . evet bir çözüm ama o sefer tek çözüm adrenalin tedavisiydi. çünkü kalp ritmi bozulmaya başladı ve neredeyse ölmek üzereydi.

altını ıslatmak

hayatın her döneminde insanın başına gelebilecek tıbbi durum. genelde çocuklarda ve yaşlılarda görülüyor. tıp dilinde adı ise enuresis.

genelde psikolojik sorunların tetiklemesiyle ortaya çıkıyor. özellikle altına ve yatağına işeyen çocuklar genelde ana ve babasından yeteri kadar sevgi ve ilgi görmeyen çocuklardır.

altına ıslatma belirgin bir nedenden kaynaklanmıyorsa; yapılacak iş, çocuğa ihtiyacı olan sevgiyi vermektir.

ancak yetişkinlerde altını ıslatma, herhangi bir böbrek rahatsızlığı veya şeker hastalığından da kaynaklanabilir. her ne yaş grubunda olursa olsun doktora gitmek gerekiyor

milli piyango

demirören grubunun yeni oyuncağı. önceden de bir çok konuda yolsuzluk ve çekilişlere hile karıştırıldığı konusunda haberlere konu oldu ama bu yılbaşı çekilişi ekmek kadayıfı üzeri kaymak tatlısı gibi göz göre göre bir şeyler oldu biliyoruz, hissediyoruz ama kanıtlıyamıyoruz. durumu yaşattı.

en büyük piyango hayatınızın şansının sizi bulması. yoksa ara ara nereye kadar.

centilmen türk erkeği

kadını her daim düşünen, elini sıcak sudan soğuk suya sokturmayan, elinin kiri muamelesi yapmayan , saygılı erkektir. bırakın erkek olmayı bunun insan olmakla ilgili olduğunu bilir ve ona göre yaşar yaşatır.

soyu tükenmiş olduğu için sadece müzelik dedelerde felan rastlarsınız. son dönem zıpır gençlikte veya bir önceki jenerasyonda bulmanız mümkün değil. 40 yaş üstünde tek tük işte.

kortizol

böbreküstü bezleri tarafından salgılanan bir (gizli:hormon). stres hormonu olarak da bildiğiniz şey aslında bu meret .
fazla salgılanırsa sinir ve kas sistemi dahil bütün vücudun çalışma fonksiyonlarını bozar. serotonin, endorfin, oksitosin, dopamin hormonlarını baskılar üretimlerini azaltır mutsuz hissetmeyi katlar, vücutta yağlanmayı arttırır.

sabaha karşı vücutta en az olduğu zamandır. sabahları ise normalden fazladır. aynı zamanda öğle saatlerinde fazla salgılanır. öğle uykusunun faydalarının biri de bununla ilgilidir.

adale romatizması

soğuk algınlıklarından sonra vücudun hareketsiz kalmasından dolayı ve daha sonrasında giderek hareket etmeme olasılığında ağrı yapan romatizma türü.
 spoiler!
hani gerindiğinizde bir ağrı olur ya öyle oluyor

tıp dilinde myalgia), (kalın:fibrozit) .
siz siz olun havanın nemli olduğu ortamlarda uzun süreli kalacak iseniz veya terli olan çamaşırlar sürekli olarak değiştirin ve hava akımına maruz kalmayın.
(bkz:yel alması
  • /
  • 6
Henüz bir favori betim yok.

Toplam betim sayısı: 115

moonlight sonata

ludwig van beethoven'ın gözleri görmeyen küçük bir kız için yazdığı sonat. ay ışığı sonatı.

beethoven yalnız, mutsuz bir çocukluk geçirir. zaten sağırdır ve kimsenin kendini anlamadığını düşünür ve intihar eşiğine kadar gelir. intihara karar verir ve hatta vasiyetini bile hazırlar. . gözleri görmeyen kız aslında ay ışığını hiç göremeyecektir. bu, beethoven’a yaşama bakışını tamamen değiştirecektir. gözleri görmeyen genç kızın ay ışığını hiç görememiş ve göremeyecek olması bethooven’ı fazlasıyla derinden etkiler ve o da hayata sarılır.

bir gün viyana’da arkadaşıyla gezerken bir sokakta güzel bir piyano sesi duyar ve mutlaka çalan kişiyle tanışmak ister.
arkadaşına dönüp , çalan kişinin muhteşem çaldığını ve onu görmesi gerektiğini söyler.
apartmana çıkarlar ve kapıyı çalarlar . kapıyı açan kadın, beethoven’ı hemen tanır. beethoven, piyano sesi için geldiğini ve çalan kişiyle tanışmak istediğini söyler. kadın, piyanoyu çalanın kızı olduğunu ve tanışmaktan mutlu olacağını belirterek beethoven ve arkadaşını içeri alır.
annesi kıza, beethoven’ın geldiğini söyler ve küçük kız çok heyecanlanır, hemen ayağa kalkar, fakat kız görme engellidir.
 spoiler!
biliyorum tam türk filmi gibi ama hikaye böyle napıyım. biraz idare edin. senaristlere daha iyisini çalıştıramamışlar.

bunu gören beethoven ise, “lütfen benden bir şey isteyin.” der, maddi bir şey isteyeceklerini düşünerek. kızın cevabı şu olur; “ben hiç ayışığı görmedim, bana ayışığını anlatır mısınız?” bu durumdan etkilenen beethoven, bunun üzerine piyanonun başına geçer ve ayışığı sonatı’nı(moonlight sonata), doğaçlama olarak besteler.
 spoiler!
sonunda evlenirler çook mutlu yaşarlar diyecektim ama maalesef öyle bir şey olmuyor.beethoven kızı orada bırakır aşağı iner fırından iki ekmek alır ve akşama iki yumurta kırıp menemen yapıp yer. bu satırlarımı içinden beyaz atlı prens çıkan hikayelere aldananlar için gönderiyorum

aslında ay ışığı sonatı gözleri görmeyen bir kişiye ay ışığını anlatır.

 spoiler!
başlığı benim açmam eski yazar olmanın vermiş olduğu bir şans olsa gerek




tunaqua duy sesimizi

admine ses duyurma aparatı, şeysi. eskiden sözlükte böyle bir başlık vardı ve direkt admine buradan belli şeyleri yazardık.
mesajları ve başlığı mutlaka yönetim takip ediyor ve cevap geliyor.

abazan kadın

erkeğin oluyor da kadının olmaması mümkün olmayan abazan.
sabah işe gidiyorum dolmuşta bir baktım kadının teki bir erkeği sıkıştırıyor, göz süzüyor. adam da tövbe tövbe nereden çıktı bu havasında. bir şey söylese kadın belli ki kendini savunacak ve adamı suçlayacak. erkek ne yapacağını bilemedi. gözlerindeki çaresizliği görmeliydiniz.

kadının da canı ister mutlaka ama kadın erkek fark etmez bunu dışarıda yaşamak abes, sapıklık resmen

kütlesel çekim

doğanın temel kuvvetlerinden biri, tüm maddeler arasında var olan bir kuvvet. bu kuvvet manyetik, elektriksel, elektromanyetik ve çekirdek içinde etkin olan nükleer kuvvetlerden daha zayıf olup, maddenin iç yapısında rol oynamaz.

hamlet

moonlight sonata

ludwig van beethoven'ın gözleri görmeyen küçük bir kız için yazdığı sonat. ay ışığı sonatı.

beethoven yalnız, mutsuz bir çocukluk geçirir. zaten sağırdır ve kimsenin kendini anlamadığını düşünür ve intihar eşiğine kadar gelir. intihara karar verir ve hatta vasiyetini bile hazırlar. . gözleri görmeyen kız aslında ay ışığını hiç göremeyecektir. bu, beethoven’a yaşama bakışını tamamen değiştirecektir. gözleri görmeyen genç kızın ay ışığını hiç görememiş ve göremeyecek olması bethooven’ı fazlasıyla derinden etkiler ve o da hayata sarılır.

bir gün viyana’da arkadaşıyla gezerken bir sokakta güzel bir piyano sesi duyar ve mutlaka çalan kişiyle tanışmak ister.
arkadaşına dönüp , çalan kişinin muhteşem çaldığını ve onu görmesi gerektiğini söyler.
apartmana çıkarlar ve kapıyı çalarlar . kapıyı açan kadın, beethoven’ı hemen tanır. beethoven, piyano sesi için geldiğini ve çalan kişiyle tanışmak istediğini söyler. kadın, piyanoyu çalanın kızı olduğunu ve tanışmaktan mutlu olacağını belirterek beethoven ve arkadaşını içeri alır.
annesi kıza, beethoven’ın geldiğini söyler ve küçük kız çok heyecanlanır, hemen ayağa kalkar, fakat kız görme engellidir.
 spoiler!
biliyorum tam türk filmi gibi ama hikaye böyle napıyım. biraz idare edin. senaristlere daha iyisini çalıştıramamışlar.

bunu gören beethoven ise, “lütfen benden bir şey isteyin.” der, maddi bir şey isteyeceklerini düşünerek. kızın cevabı şu olur; “ben hiç ayışığı görmedim, bana ayışığını anlatır mısınız?” bu durumdan etkilenen beethoven, bunun üzerine piyanonun başına geçer ve ayışığı sonatı’nı(moonlight sonata), doğaçlama olarak besteler.
 spoiler!
sonunda evlenirler çook mutlu yaşarlar diyecektim ama maalesef öyle bir şey olmuyor.beethoven kızı orada bırakır aşağı iner fırından iki ekmek alır ve akşama iki yumurta kırıp menemen yapıp yer. bu satırlarımı içinden beyaz atlı prens çıkan hikayelere aldananlar için gönderiyorum

aslında ay ışığı sonatı gözleri görmeyen bir kişiye ay ışığını anlatır.

 spoiler!
başlığı benim açmam eski yazar olmanın vermiş olduğu bir şans olsa gerek




enfarktüs

kalp krizi. kalbi besleyen büyük damarlardan birinin aniden tıkanması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. enfarktüs krizi geçiren hasta; kalp bölgesinde ani bir ağrı hisseder. bütün benliğini ölüm korkusu sarar. nefes almakta zorluk çeker. yapılacak ilk iş, hastanın 45 derece bir meyille oturmasını sağlamaktır. sonra; vakit geçirmeden hekim çağrılır. enfarktüs krizini atlattıktan sonra net istirahat ve hekimin dediklerine uymak şarttır.

sözlüğün sadece sözlük olmaması

yıllar sonra olsa da yeniden karşılaşılan can dosttur k(gizli:adın sözlüğü).
eskiden bu sözlük herkesin birbirini bilmeden tek vücut olabileceğini, arkadaş olmak için bir geçmişe sahip olunması gerekmediğini, iyiyi yapmak için illa bir neden olmadığını simgelerdi bizim için.

sözlükte bir çok tartışma, bir çok restleşme gördüm ama hiç biri saygısızlık seviyesinde değil ve yapıcıydı. tekrar hayatıma girdiğin için sağol kadın sözlüğü. iyi ki varsın.

bir fikrim var

sözlükte bir konu seçsek ve bir yazar bu konu hakkında hikayeye başlasa, sonradan gelen yazarlar da hikayeye uygun olarak bir şeyler yazsa ve yazıp, okuyup gülsek eğlensek ve konuya parmak bassak?

eskiden yapılır bir çok hikayede hikaye çıkardı.

tunaqua duy sesimizi

admine ses duyurma aparatı, şeysi. eskiden sözlükte böyle bir başlık vardı ve direkt admine buradan belli şeyleri yazardık.
mesajları ve başlığı mutlaka yönetim takip ediyor ve cevap geliyor.

kadının beyanı delile bakılmaksızın doğru kabul edilmesi

pozitif ayrımcılığın geldiği son nokta. kadına şiddet olarak bilinen yasanın kadına verdiği geniş yetki. kadının beyanı delile bakılmaksızın doğru kabul edilecek.

yani kadın kafasına koyduğu erkeği daha doğrusu hedefi istediği gibi suçlayacak ve böyle bir şey olmadığını da erkeğin ispat etmesi gerekecek.
kadın o kadar haklı ki asında ona haksızsın demek bile bir şiddet unsuru haline geliyor.

yasanın bu hali çok aileler çökertir, çok insanın ahını aldırır benden söylemesi.

erkeğin bakir olup olmadığı nasıl anlaşılır

namusu kirlenmiş ve tabiri caizse paketi açılmış, patlak, kirlenmiş, fahişe erkeği anlama yöntemleridir.

bir erkek eğer bir çok kadın veya kızla konuşuyorsa, her lafının başı sevişme veya cinsellikse, davranışları hep cinsellik üzerineyse mutlaka bir kız erkeğin ırzına geçmiştir.
 spoiler!
ne kadar itici geldi değil mi?


aynı şey size söylenince erkek bundan zevk alıyor hal bu ki.

erkeğin hukuk önünde ikinci sınıf vatandaş yapılması

hey hey hey! dostum şimdi sakince elindeki mouse'u yerine bırak ve yazacaklarımı oku.

bir insanın ikinci sınıf olmasını ancak kendi belirler. hoop ben seni ikinci sınıf yaptım yok birinci sınıf yaptım gibi şeyler ancak çizgi filmlerde oluyor. seni lord ilan ediyorum!!!

kime göre diye sorarlar. evet belli konularda kanunen zorluklar var hem kadın hem de erken için ama bu kesinlikle bir bahane veya ardına sığınılacak bir şey değil.

işin kötü tarafı erkek veya kadının bunu kabul etmesi ve bunu yaşıyor olması. siz kabul etmedikçe kimse size ikinci sınıf muamelesi yapamaz.

bir de sözlük erkekleri biraz ağlamayın ya hu.

tek taş yüzük

her kadının rüyası, evlilik veya erkeğin sevgisini gösterdiği yüzük.

bilirsiniz işte erkek dizlerinin üzerine çöker ve benimle evlenir misin der ve konfetiler patlar, havayi fişekler gök yüzünü kaplar, kadının kalbi yıllarca beklediği anı yaşar.
tek taş yüzüğün cevabı her daim"evet"tir. düşünsenize aşkınız size aşkını söylemek için pahalı bir yol bulmuş, size değer verdiğini göstermiş ve size teslim olmuş, dizlerinin üzerinde ve size bakıyor. bu işe yarar tek taş yüzük.
Henüz takip ettiği biri yok.