@sunshine

Yazar

Durum: 491 - 0 - 0 - 0 - 26.12.2019 18:11

Puan: 2255 - elf

15 yıl önce kayıt oldu. 1. Nesil Yazar Yazar.

Uslu bir yazar olmadı. Şirinleri göremedi. :) Yazar, yazmaz. İdare edin.
  • /
  • 25

meseli

dünya tatlısı bir kadın. bir insan kelimeleriyle bu kadar örtüşebilir ancak.
sıcak, sevimli, yumuşak, akıllı.
kendin ve sevdiklerin için dilediğin her ne varsa, gönlünce şekillensin güzel kızım.

14 eylül zirvesi

bayan yanı cafe de gerçekleşen, keyifli zirve.
gelebilen tüm yazarlara çok teşekkürler.
sizlerle çay ve kahve çok daha lezzetli, sohbet doyumsuzdu.
saatler su gibi aktı, gitti.
nice zirvelere hep beraber.

440 çift kadın ayakkabısı

kabataş meclis-i mebusan caddesi 85 numarada bulunan ünlü bir kahve zincirinin sanat platformu olarak kullandığı bina duvarına asılan 440 kadın ayakkabısı yoldan geçenlerin ilgisini çekti. grafik tasarımcı, müzisyen ve sanatçı vahit tuna tarafından tasarlanan proje ile 2018 yılında öldürülen 440 kadını temsilen 440 çift kadın ayakkabısı duvara asıldı.
haber: odatv. com

ne acı bir proje. 440 başarılı kadın ayakkabısı olabilirdi. 440 girişimci kadın ayakkabısı olabilirdi. 440 mükemmel anne, iş kadını vb.
hayır, 440 katledilen kadın ayakkabısı. bir zamanlar sevdikleri, sevildiklerini sandıkları kişiler tarafından katledilen kadınlar.
hiç yakışmadı bize diyeceğim! yakışmadı, yakışmıyor! lütfen önlem! payımıza düşen ne varsa yapalım! dursun bu katliam!

cübbeli ahmet

kadınlara sık sık nefret kusan bir zat.
bu şahsa göre bizim neredeyse nefes almamız bile günah.
kolumuz, bacağımız, sesimiz, yürümemiz, topuklu ayakkabımız, giysilerimiz derken:
bugün ülke ekonomisine zararlı olduğumuzu beyan etti.
biz çalıştığımız için ekonomi kötü, erkek ücretleri düşük, ortalık darma duman.
çalışmak istiyorsak, kadın kadına çalışacağız ama aramıza erkek sinek bile almayacağız.
ancak o zaman ekonomi düzeliyor.
kızlar haberiniz ola! yapmayın, etmeyin! çalışmayın kızlar!
ekonomiyi mahvettiniz kızlar!

okula yeni başlamış minik

alışverişten dönüyorum.
annesiyle önümden yürüyen minik bir kız çocuğu.
tablo şöyle :
üzerine en az bir beden büyük okul forması ayak bileklerine değdi, değecek.
sırtının tamamını kaplamış kocaman pırıltılı pembe bir çanta.
kar beyaz çoraplar.
siyah rugan ayakkabı.
pembiş süslü tokalar.
anneyle sohbet şu şekilde,
-bitti mi?
-bugün bitti kızım.
-yarın yine mi gideceğim?
-evet kızım.
-ama çok sıkılıyorum
-kızım çok seveceksin. bir sürü arkadaşın var sınıfta.
-hepimiz sıkılıyoruz anne.
istemsizce kahka attım.
annenin ikna çabasına engel olmamak için adımlarımı hızlandırıp geçtim onları.
yolunuz açık olsun minik öğrenciler. bilgi, ışıktır. pırıl pırıl bilgilerle donanın. geleceğimiz sizsiniz. şimdi sıkılsanız da.
hepinize kocaman başarılar.

süleyman turan

sinemada esas çocuğun vefalı dostu, arkadaşı rolleriyle tanıdığımız efendi oyuncu.
medyada yazılanlara göre iki gün önce vefat etmiş, gazetelerini almamasından şüphelenen komşuları cenazesini bulmuşlar.
çok üzüldüm.
ne kadar garip bir hayat. bir zamanlar peşinden koşulan bir kişi, yalnız başına veda ediyor hayata. çok şakacısın hayat. ama işin gücün kara mizah.
ışıklarda uyuyun süleyman turan. çocukluğumun iyi kalpli abisi, arkadaşı.

9 eylül

güzel izmirin düşman işgalinden kurtulup, yeniden doğduğu gündür.
güzel ülkemin hiç bir toprak parçasına, savaş denen çirkinlik asla ama asla uğramasın inşallah.

beklenen zirve

sözlük yazarlarının tanışıp, kaynaştığı, gerçekleşecek olan zirvenin özellikle yeni yazarlarla tanışmak için özel anlam taşıdığı heyecanla beklenen zirvedir.
zirve, adminimiz tunaqua nın katılımıyla, 14.eylül cumartesi günü saat 17.00den itibaren, bayan yanı dergisinin kafeteryası bayan yanı cafe de yapılacaktır.
kadıköy, rasimpaşa mah. duatepe sok. no. 16 adresindeler.
fiyatlar makul seviyede. simit, pişi, gözleme, börek yapıyorlar.
çay, kahve, bitki çayları ve soğuk içecekler var.
hesaplarımızı kendimiz ödeyeceğiz. (her zirvede olduğu gibi)
tüm değerli yazarlarımızı bekliyoruz.

tekerlekli erkek basketbol takımı

filenin sultanlarından sonra, yüzümüzü avrupa 3.lüğü ile güldürmüş harika gençlerdir.
azminiz ve çalışmanızın karşılığını aldınız. seneye şampiyonluğa gençler. çok yaşayın.

filenin sultanları

sırbistan'a 3-2yenilerek avrupa 2.olan kadın voleybol takımımızdır.
maçı izlerken hop oturdum, hop kalktım. gurur duydum her biriyle ayrı, ayrı. artık şampiyonluk seneye diyelim.

atatürk çiceği

atamın karizmasına yakışır zariflikte bir çicektir.
defalarca aldım. sevmiyor benim evi, ölüyor. çok üzülüyorum. bu eylül yeniden alacağım. umarım bu defa sever yerini. ben de gururla bakarım ona.

istiklal caddesinde öldürülen genç

istiklal caddesi, galatasaray lisesi civarında otururken saldırıya uğramış iki arkadaş. itü mezunu genç kardeşimiz ölmüş, arkadaşı yaralıymış.
gençlerden para isteyen saldırganlar, red cevabı alınca kırık şişe ve bıçakla saldırmışlar.
istiklal caddesi bir zamanlar insanların, en güzel kıyafetlerini giyip, parfüm kokuları saçarak dolaştıkları, pastane, sinema benzeri mekanlara gittikleri elit bir yermiş.
şimdi uyuşturucu bağımlısı, tinerci, hapçı her türlü arsız, uğursuz o caddeyi mekan tutuyor.
en acısı yine ve yine masumları buluyorlar can yakmak için.
o gencin, ailesinin, sevdiklerinin kimbilir ne hayalleri vardı? doğur, büyüt, okut! anneciği, babacığı ne fedakarlık yaptılar, ne emek verdiler o evlat için.
bir uğursuz kopardı hayattan yavruyu.
nerede önlem? nerede işe alınan binlerce bekçi? caddenin namı belli, polis ekipleri nerede? neden bizim evlatlarımızın canı bu kadar ucuz?

okul kıyafeti

benim zamanım okul kıyafeti siyah önlük beyaz yaka idi. ben çok severdim. beyaz kurdelalarım ve beyaz çoraplarım vardı. hepimiz bir örnektik. hiç ayrım yoktu aramızda. siyah beyaz minik insanlar olarak koşturur dururduk okul bahçesinde.
hemen bizden sonra mavi önlük çıktı. ardından her okul kendi formasını yapmaya başladı.
renk, renk gömlekler, etekler, hırkalar, pantalonlar. çocuklar böyle daha mutlu dediler.
bu değişiklik yetmemiş olmalı, armalar, broşlar çıktı. okullar sattı, veliler aldı. çocuğun boynuna astı. hırkasına dikti.
yetmedi. şimdi baskılı gömlek, hırka benzeri ürünleri fahiş fiyatlarla satmaya başladılar.
yazıktır, günahtır.
ayni gömlek 20 tl ye satılacakken, arma baskılı 50-60 tl. bu "veli" dediğiniz garibanlar hangi masrafa yetişsinler?
bu insanlar evde para basmıyor ki? büyük kesim ücret karşılığı çalışan insanlar. yıldan yıla zam alıyorlar. alınan zam mutfak masraflarıyla eridi gitti zaten.
biraz insaf yahu!
bizim simsiyah önlüklerimiz, rengarenk hayallerimiz vardı.
şimdi rengarenk önlükleri var ama hayalleri bile yok çocukların...

6-7 eylül olayları

tarihimizin karanlık ötesi günleridir.
1955 yılında "atatürk 'ün evi bombalandı" yalan haberiyle, beyoğlu, istiklal caddesi, karaköy ve büyükada merkezli başlayan olaylar, polisin müdahelede geç kalmasıyla(!) kin ve nefret suçuna dönüşmüştür.
rum, ermeni vatandaşların evleri ve dükkanları yağmalanmış, insanlar saldırıya uğramış, kadınlara tecavüz edilmiştir.
vatandaşların bir kısmı, yetişebildikleri gayri müslim komşularını evlerinde saklamış, hatta evlerine türk bayrağı asarak korumaya çalışmışlardır.
fenerbahçe spor klübünün, ordinaryus lakaplı futbolcusu lefter'in röportajında okuduğum sözleri aklımdan hiç çıkmaz.
"bir gün önce omuzlardaydım, ertesi gün taşlarla beni ve kızlarımı öldürmeye çalıştılar"
tarihimiz iç acıtıcı olaylarla dolu. bize yapılan, bizim yaptıklarımız.
sonucunda hep masumların canının yandığı

yenikapı'da otomobil sergisi

istanbul belediyesinin kiralık araçlarının toplu olarak sergilendiği, adeta oto denizidir.
akrabaya, yandaşa, tarikata, vakıflara kullanıma verilmiş, kiralarının belediye tarafından ödendiği yani benim, sizin, işçinin, memurun, emeklinin, tüyü bitmemiş yetim hakkının yendiği araçlardır.
hiç mi vicdanınız sızlamadı?
bu ülkede açlıktan, soğuktan çocuklar öldü. nasıl vicdanınız el verdi o hakkınız olmayan araçlara binmeye.
yazıklar olsun!!!

susamam

günler koşuşturmakla geçip giderken
neden var olduğunu unuttun
neden olduğun sorunlarınsa farkında değilsin
gülmek eğlenmek istiyorsun
sorunlara çözüm bulmak gibi bir derdin yok
hayat zaten çok zor
o yüzden müzik seni eğlendirsin
gerçeklikten uzaklaştırsın istiyorsun
ama biz müziğin bir şeyler değiştirebileceğine inanıyoruz
bizimle gel
başlayalım mı?

[verse 1: fuat] (doğa)
cengiz han zamanı akan nehirde
elini yıkamanın bedeli ölümdü
göç edip çürüdük
çöp kusarak üç denize sıçan bi' hale büründük
egzoz gazı soluyan
sağı solu belli olmayan
mangala gitti maganda!
orman yanar
tabiatın gözleri kan ağlar
kibir yaptı tavan
fabrika bacası basar
atom reaktörü, çöpü hasar
"electro smoke" ile her an atakta
insan en büyük parazit
gezegene bak lan!
hayvan kadar olamadı beşer
ortama uyamadı revize eden
faturasını gelecek nesil öder
kıyamet şur'da "mal" gibi izle!

[verse 2: ados] (kuraklık)
abi yapma!
atma şu izmaritini denize
geri alamazsın
gün gelir o pisliğini attığın denize hasret kalırsın, bakamazsın!
kurak afrika görüntüleri uzak değil
çocuğun büyüdüğü yer sulak değil
çünkü yok ettik gölleri, nehirleri, ırmakları, hepsini!
nasıl acımadık?
inanamıyorum
elimizde varken hiç değerini bilmedik
plastikle dolmuş mideleri hayvanların buna hiç mi üzülmedin?
nette paylaşmaksa yetmez
bi' şeyler yapmalı
suyu kirletmeyin!
su gibi aziz olsun ülkem
onun can damarlarına
bu zehri vermeyin!

[nakarat: şanışer]
gel, gün olur hapsolur bu suçlu cümleler!
yenilir hiç olurum fark etmezler!
susma, susamam!
korkma yanıma gel!

gel, gün olur hapsolur bu suçlu cümleler!
yenilir hiç olurum fark etmezler!
susma
susamam!

[verse 3: şanışer] (hukuk)
ben bi' beyaz türk'üm
yasalarım anglosakson ama kafam ortadoğulu
apolitik büyüdüm, hiç oy vermedim
kafamı tatile, gezmeye, borca yordum
adalet öldü, ucu bana dokunana dek sustum ve ortak oldum
şimdi tweet atmaya bile çekiniyorum
kendi ülkemin polisinden korkar oldum
üzgünüm ama senin eserin ülkedeki umutsuz nesil
senin eserin bu mutsuz kesim ve bu kurşun sesi!
sebebi nedir bilmeden hapiste çürüyen o suçsuz sefil
seni, senin eserin, senin eserin bu korkunç resim
bu yorgun sesim
fakirin vergisiyle yatına, katına katana salak
haşere geri yolsuz vekil seni, senin eserin!
sen hiç yıkanmadın
ölümle bi' kez bile tıkanmadın
elinde 3. dalga karton bardak kahve
tek derdin o özenti "start-up"ın
şimdi kapını kollaması gereken adalet gelir acımaz
vurur kırar kapını
çünkü çocuk öldü vuran memurdu diye "haklıdır" dedin
sesini çıkarmadın, yani suçlusun!
çünkü iki gün üzülüp sonra gözündeki nehri kuruttun
tuğçe ve büşra'nın katilini serbest bırakan hakimin adı neydi unuttun!
şimdi başına bi' şey gelse şeh'rin hukuk mu?
bi' gece haksızca alsalar içeri seni
bunu haber yapıcak gazeteci bile bulamazsın
hepsi tutuklu!
salınan katillerin aldığı canlar (geri gelmeyecekler!)
haksız yere hapiste geçen yıllar (geri gelmeyecekler!)
sen sustun, ses etmediğinden bindiler tepene
haklarını elinden aldılar ve güzellikle geri vermicekler

[verse 4: hayki] (adalet)
"adalet" sözde mülkün temeli
tıkamış kulağını duymaz ne dediğini
adeti, töresi, geleneği söyle
giden kötüydü de gelen iyi mi?
bu medeni mi?
biz yiyemiyo'ken senin kürkünün bile yemediğini
sizin polisiniz silahını çekip güpegündüz ortalıkta vuramaz dilediğini
medya, basın, hukuk, asker hepsi sizin için çalışırken
aslen güneş bile üzerine doğuyo bu çocukların
işe gidip geliyolar canlarına kasten
silahınızı kin!
bu çektiğimiz bizim günahımız değil
planınız iyi!
ben bilmem bunun inananı kim?
ama bilirim, gel
silahımız dil!

[verse 5: server uraz] (hukuk)
(bu server uraz)
ben sesiyim kayıp neslin
sansürü olamam ayıp resmin
ekibimi bu mezardan çıkarabilmek için hep gözlerim açık, uyanık ayık gezdim
sopa, bıçak ne yazar ki? zayıf hepsi!
öncelikle olmalı akıl keskin
sabır bey'nimi yiyip bitirirken yağmur gibi yağanları yakıp geçtim!
müzik yapmak dışında bi' bok yemedim!
polis bi' şeyleri problem edip
yine duruşmadayım sen konsere git
ben aynı takım elbisemle 10 senedir
biri dönüp desin bana "çaban boş yere değil"
o gün kalbimi, ruhumu komple veriyim ama
yargı gelip arıyor bedeli
yaşıyorum cehennemi, yanıyor bedenim

[verse 6: beta] (türkiye)
merhaba türkiye
bende var hüviyet
yaşamaya çalışıyoruz hasbelkader gitmeden katakulliye
ekrana süs diye çıkan şarlatan, hep fanatik biri!
fesatlık, kötü niyet salgın gibi
eder daha manipüle!
bu bir temsil ya da piyes!
bu uçaksa bu türbülans!
komşumuzdu suriye
şimdi bu gemideki vatandaş mı? (yurttaş mı?)
huzurda değil ölü bile topraktakilerin ahı var
sadece gazeteydi "hürriyet"
sen olabildiğince özgür ol!

[verse 7: asil slang & zen-g] (istanbul)
hepimizi bi' lokmada yutuveriyo'
pis boğazlı istanbul!
en iyi zamanları törpülüyo'
çözülemeyen gizemli esrar bu!
taşı toprağı altın (altın)
eli verdim, kolu kaptı (saldır)
ulaşım, eğitim, yargı (yardım)
şeytan zehrini saldı (saldı)
paranız olmalı, ya da birileriyle aranız olmalı
kodamanlarda numaranız olmalı
aksaray'da bir adamınız olmalı
bizim yatımız katımız bi' de yalımız olmadı
kumbaramız dolmadı da bununla doğmadım
ki metropolde biraz amacın olmalı
yapıcı olmadın, yakıcam ormanı
beton ormanda hayvan olman normal
tutsak göz altların yine morlar
yönetenler çağ dışı dinozorlar
bu ormanda herkese göre rol var
sustukça sıra sana gelecek
aydın beyinleri bekliyor karanlık gelecek

[verse 8: sokrat st] (eğitim)
mezun olucam
cash para, diploma ver bana
para yoksa ter dökmeliyim
eğitimde fırsat eşitliğini fırsata çeviren bi' üniversiteliyim
ben mezun oldum
yarattığınız sistem yüzünden bi' serseriyim
ben mezun oldum
ya kasiyer olayım, ya da sinemada sana yer göstereyim
sokak başı üniversite ama köy okulları çok terste
başa gelenin ideolojisi neyse o anlatılır her derste
zengin, fakir ayrı
torpile ya da parasına göre kayırır
eğitim endüstridir
inşaattan rant sağlamaka aynı!
kiminin kitap alıcak bi' parası yok
öğretmen atanıcak ama "arası" yok!
milletvekili bi' tanıdık mı, wow
beni anlaman da bu mantıkla zor
bari bi' köy okulunun yardımına koş
her tarafı kaos
sen de biraz boğuş
bu gece uyudu zorla çocuk
okula gidecek
yol yap!

[verse 9: ozbi] (sorgulamak)
neden bu gök, bu yıldızlar, bu galaksiler, gezegenler
neden, neyden bu evren?
neyden bu dünya?
neden ben, neden sen, neden biz?
sorgula, hele bi' sor lan bi' "neden ben varım?
nereden geldim ve neden bi' insanım?
nasıl oldum? nasıl olduk? nası' oluyo'?
nası' anlam kattık? nası' doluyo' bu kafa?
neye tapınıyo' hayat kimi kayırıyo'?"
hasat ne doyuruyo' hesap
anlasak, anlatıp her şeyi kavrasak da len
anlamak mı yasak olabilir
ama sadece bi' yanıtı yok bi' sürü cevap var koş git yanıt ara
peşine düş mutlaka kanıt ara
ruhunu demle hep yakıt ara lan
kalbini tut ve de buna tanık ara
hadi nefesini gör ve git sanat ara
sorgula sorgula atomları
ışık hızını düşün ve de git kanat ara sonra
uç uçabildiğin kadar
uçabildiğin kadar
uçabildiğin kadar uç
uçabildiğin kadar uç
bırak kendini

[verse 10: deniz tekin] (kadın hakları)
ben bilmem hiç kendimi korumak zorunda kalmadım
bilmem ben bi' çocuğu düşünmek zorunda olmadım
hiç evlendirilmedim
evde dayak görmedim
kendi evimde kendi odama zorla hapsedilmedim
sözlerinizi kusmadım
yurdumdan edilmedim
nefretinizle yanmadım
yakılarak can vermedim
hiç kardeşim olmadı
hiç abimden korkmadım
okuldan alınmadım
ben hiç öldürülmedim

[verse 11: yeis sensura & sehabe] (kadına şiddet)
kadına el kalkmaz ulan beyinsiz
erkeksin ama insan değilsin
aslında o en iyiye layık
kadına şiddete hayır
ülkede erkek neden en üstte minibüste, evde ya da metrobüste
taciz şiddeti hiç bitmiyo'
kınamakla falan iş bitmiyo'
uh, ah, adam olamadınız bu kalıbının adamı mı para babalarınız?
beşiktaş'ta beş tokat, leş hareketler
cebi dolu ciğerin beş para etmez
yaşadığın kafa ne? insan mısın?
biz utandık ulan! insan mısın?
insan mısın?
bu hale nasıl gelir insan? nasıl?

[bridge: aspova] (dünya)
düşerim derinlere
dünya, dönsün başım gibi
aklımı kaybederek rüya
nefesim, iç sesim
düşerim derinlere

dünya, dönsün başım gibi
aklımı kaybederek rüya
nefesim, iç sesim
düşerim derinlere

[verse 13: defkhan] (gurbet)
kaptı kafamı çarptı duvara
beni koruması gereken tenime bastı cigara
kaldırdı geri bütün derileri kattı dumana
yattım falaka motherfucker bu mu yargı burada
hangi kurala denk? (denk)
cenk için hazırım, karışır her yer
öğretilen bu işte
şiddeti sevmek ve ipleri germek
bak almanya buz gibi morg
bana sor sana diyim
gençlerin çoğunda amfetamin, tilidin ya da weed, kokain ya da speed, crack
sana göre güzel ama bana göre değil
bana göre değil, kafana göre yürü bas mayına geber
ederi kaç? kaç? kaç?
kaç paraya bedel?
yeter artık dönme teker gibi
dost ol yeter bana
geliyorsan dosdoğru gel

[verse 14: şanışer] (hayvan hakları)
bi' kap su ver çok mu zor
vicdanlı ol be lanet
anlamak istemiyo'sun ama bütün bu canlar sana bana emanet
lan bi' düşün:
"soğukta kışta dışarda tek başına yaşıyo'sun
dilini anlayan kimse yok hep tehlike, hep felaket, hep afet"
ademe bir türlü yaranamazlar
vicdana bakar paraya bakmaz
toplayıp ormana atmak çözüm değil
bunlar kurt değil, ormanda kendi başlarına yaşayamazlar
onları sen savun, onlar kendi haklarını arayamazlar
barınaklar dolu
memleket acı
seması kara
sokak hayvanlarına tecavüz etmenin, işkence etmenin cezası para
"büyük ahlaksızlıklar için büyük aptallar lazımdır"
bütün insanlar suçlu değildir ama
bütün hayvanlar masumdur

[nakarat: şanışer]
gel, gül olur hapsolur bu suçlu cümleler!
yenilir hiç olurum fark etmezler!
susmam, susamam!
korkma yanıma gel!

gel, gül olur hapsolur bu suçlu cümleler!
yenilir hiç olurum fark etmezler!
susmam
susamam!

[verse 15: sokrat st] (intihar)
gitme, gitme, gitme, gitme
daha çok şeyi değiştirebiliriz bu hayatta
inat etme
hepimiz pes ettik vaktiyle
şimdi sık yumruğunu
sustur şu suskunluğunu
unutma kafan atınca nasıl da dimdik durduğunu
için dışın nefret
gel
hiçbir şeyi yaşamak kadar sevme
sana bi dünya yaratamam da elini tutarım elbette
varsın herkes terk etsin seni
sen dünyayı terk etme
seni yargılamıyorum
acını tam olarak anlamam mümkün değil biliyorum
kaldıramadığım yükleri bırakıp kendi yolumdan gidiyorum ben
sen de aynaya bak lütfen
"seni seviyorum" de

[verse 16: aga b] (faşizm)
ey! faşizm ne mi?
en amiyane deyimiyle faka basacağız
beynelmilel el birliğiyle
tek bildiğiniz siz
ve de pek çok kazanın asıl sebebi aşırı hırs
bu hırs bi' ebedi his
evde eşine kız
sokakta kriz
fıss, tokakla köpeği
cins ise değil de miks ise tabii
akılsız, ey
kendinden çalan hırsız
polisten tırs, ey
ol ister sistem
hiç çiğ sığ birey
bir neyin ne olduğunu
bi' de bizi bil
biz façası pis de eli temiz bir nesiliz
bu işin selesi siz de
tekeri gidonu biz
ey, e bi tabi biz de biz gibi bir nes'lin peşindeyiz
ey, bu tek emelimiz saygı, tohum
torun, ayna ol
kaygı bol da yol
ey, tam da bu
ya boğul ya doğ
tonla yanlışa, gırla doğru
olsun torun, saygı tohum

[verse 17: mirac] (sokak)
yüzüne bakamam yüzüm düşer o yerlere
ayakları çıplakken gözleri dalar düşlere
başı önünde ama beden çıkıyor sefere
yok mecal dizinde
bak, her bi' günü sürgüne
kaçamıyo' kovalıyo' zalimler
ele güne, ele bakıyor o gözler
kodamanın parasını ateşe ver
ve de koyduğumun egosunu bi' yere ser
sokağa bakanın adını değil
yoksulumun, yetimimin adını ver
zabıtaları seyyara değil
gökdelenlere gönder

[bridge 2: mert şenel]
fırtınadan kopup giden dalların bi' tanesiyim
fazla yol almış ve yıpranmış
içimde neler dönüp durur anlatsam tarifi yok
bazen evsiz bi' çocuğun hikayesiyim

fırtınadan kopup giden dalların bi' tanesiyim
fazla yol almış ve yıpranmış
içimde neler dönüp durur anlatsam tarifi yok
bazen evsiz bi' çocuğun hikayesiyim

[verse 19: kamufle] (trafik)
can pazarı, otobanlar can pazarı
365 günün riskli
bitmiyo' gamsız magandası
öde kan parası
bi' kaza bayrama matem düşürür
yürek dağlar acılar cabası
bir sela çınlar kulaklarında
hiç dinmez yarası
trafik terörüne eşlik eder alkol, şiddet, hız tutkusu
25 yaşında yüz binlik arabaya binen gençlerin yok korkusu
önce emniyet sonra hoşgörü
sabır, selamet gerekiyor insan
ufacık bir hata her şeyi karartır inan yok dönüşü.

youtube izlenme rekorları, sosyal medya paylaşım rekorları kıran rap şarkı.
ağzınıza, yüreğinize sağlık gençler. rapten hiç anlamam ama sözler güzel ve anlamlı.
özellikle kadınlarla ilgili kısmı yürek burkuyor.

turan dursun

26 yıl olmuş katledileli. gazetedeki fotoğrafı hiç gitmez gözümün önünden. bembeyaz saçlarıyla masum yüzüyle yatmakta asfaltta.
evinin önünde başının arkasından vurdu katiller.
karşısına fikirlerle çıkmayı başaramadılar. onun kadar bilgileri yoktu çünkü. kırık dökük, yalan yanlış anlatacakları ile ancak güldürürlerdi hocayı veya kızdırırlardı.
kulleteyn ve din bu ile tanıdım kendisini ve aydınlığını. daha sonra bütün kitaplarını okudum.
insanlığın uydurma dinini ve safsatalarını değil, gerçekleri anlatıyordu.
ışıklarda uyuyun hocam.

sivas kongresi

atatürk'ün 100 yıl önce sivas kongresi'nde temellerini attığı türkiye cumhuriyeti bugünlere ulaştı.
o gün sivas'ta hocasıyla, öğretmeniyle, doktoruyla, mühendisiyle, çiftçisiyle, esnafıyla, askeriyle bir ulus nasıl mustafa kemal'in arkasında durduysa, bundan böyle de 81 milyon vatan evladı büyük önderi'nin izinden gidecek ve türkiye cumhuriyeti'ni sonsuza taşıyacak.

sivas kongresi'nde alınan kararlar
1. milli sınırları içinde vatan bölünmez bir bütündür, parçalanamaz.
2. her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı millet top yekûn kendisini savunacak ve direnecektir.
3. istanbul hükümeti, harici bir baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terk mecburiyetinde kalırsa, vatanın bağımsızlığını ve bütünlüğünü temin edecek her türlü tedbir ve karar alınmıştır.
4. kuvay-ı milliye’yi tek kuvvet tanımak ve milli iradeyi hâkim kılmak temel esastır.
5. manda ve himaye kabul edilemez.
6. milli iradeyi temsil etmek üzere, meclis-i mebusan’ın derhal toplanması mecburidir.
7. aynı gaye ile milli vicdandan doğan cemiyetler, “anadolu ve rumeli müdafaa-i hukuk cemiyeti” adı altında genel bir teşkilat olarak birleştirilmiştir.
8. genel teşkilatı idare ve alınan kararları yürütmek için kongre tarafından temsil heyeti seçilmiştir.

sivas kongresi temsil heyeti'ni, erzurum kongresi’nde seçilmiş olanlar, heyet-i temsiliye tarafından seçilmiş olanlar ve sivas kongresi’nde seçilenler oluşturuyordu. temsil heyeti 16 kişiden oluşmaktaydı. oluşturulan yeni temsil heyeti'nin başına mustafa kemal getirildi.

sivas kongresinin önemi
1.kongreler dönemi kapandı
2.misak-ı milli esasları belirlendi
3.heyet-i temsiliye bütün vatanı temsil eder hale geldi
4.milli birlik ve beraberlik büyük oranda sağlandı
5.ulusal örgütlenme tüm vatanı kapsadı
6.gücünü halktan alan yeni bir otorite ortaya çıktı
7.mustafa kemal lider olarak benimsendi
8.erzurum kongresi kararları ulusallaştı
9.mondros mütarekesi reddedildi
10.sivas kongresi milleti temsil eden tek kurul oldu
11.tam bağımsızlık ve milli egemenlik ilkeleri temel prensip olarak kabul edildi
12.mandacılık kesin olarak reddedildi
13.kuva-yı milliye cepheleri arasında kumanda bir­liği sağlandı


www.sozcu.com.tr

kakafoni

kulağı tırmalayan ses ve hecelerin birbiri ardına tekrarlanması

yüksek sesle konuşan insan

uzun yıllar istanbul 'da yaşamış, şimdi farklı bir ilde yaşayan arkadaşım ziyarete geldi.
çok sevdiği bir mekan var orada buluşmak istedi. gittik. güzel bir masa bulduk, sohbet edeceğiz ama ne mümkün.
arka masamızda kızlı erkekli bir grup oturuyor, nasıl bir ses tonudur o arkadaş?
delikanlı konuşmuyor kükrüyor, arkadaşları ona seslerini duyurmak için kızlar çığlık kıyamet bağırıyor,erkekler ayrı tondan bağırıyor.
tam bir kakafoni
karşı karşıya oturarak birbirimizi duyamadık, yan yana oturduk. ancak anlaşabildik.
garsonlar defalarca rica ettiler, kısamadılar arkadaş seslerini. ayıp yahu ayıp!
tanım :sesini kontrol edemeyip, yüksek tondan kullanan insan.
  • /
  • 25

kız öğrenciye hakaret eden profesör

şu tip olaylara bir yerlerde rastgelmeyi o kadar istiyorum ki...

ancak bu tip haysiyetsiz dallamalar adamların yanında yapamazlar bunu. ancak kendisine ses çıkaramayacak sünepelerin ya da fiziksel anlamda güçsüz kadınların yanında öter boruları bu tiplerin. o okulda okuyan bir öğrenci olsam, okulu bitirmem mezun olmam o herifin iki dudağının arasına bakıyor olsa dahi; o kadının kıyafetine laf atan, üniversiteyi pavyona benzeten, öğrenciyi giydiği kıyafet ile aşağılamaya çalışan bu basit beyinli ucubeye öyle bir ders verirdim ki girdiği her sınıfta ibret olsun diye ilk o dersi anlatırdı... ah ah! yalvarıyorum bir tanesi denk gelsin. biliyorum düzelmeyecek ve bitmeyecekler çünkü onların yaptığını normalleştiren aşağılık bir toplum var arkalarında. o yüzden son zamanlarda bu kadar sesleri çıkar oldu zaten... ama buraya yazıyorum, bir gün benim bulunduğum bir ortamda değil profesör, genelkurmay başkanı böyle bir hadsizlik yaparsa, rütbesini söker münasip bir tarafına sokarım onun.


t: öğrenciye, kendi ihtisas alanıyla ilgili katacak bir şeyi olmadığı için ahlak bekçiliğine soyunmuş bir gerzektir.

türkiye'de profesör olma koşullarını bilen insanlar zaten bu gerizekalı ucubelere sırf sıfatlarından ötürü itibar etmeyecektir.

ölen insanın arkasından konuşmak

ölü ya da diri, birileri hakkında konuşmayı bıraktığımız gün dünyayı güzelleştirmek adına dev bir adım atmış olacağız. tabi ki bu bir ütopya çünkü bazı insanlar diğer insanlardan başka bir şey konuşamazlar.

toplum olarak henüz hazır olmadığımız şeyler

devrim. çünkü devrim kadar bir toplumu rahatsız eden başka bir durum yoktur. toplumun içinde bulunduğu kalıptan onu bir anda sıyırmaya çalışmak hiç de kolay değildir.

ilk bisikletim

sahip olduğum ilk bisiklettir.
bisiklet denince aklıma hep ilk aldığımız bisiklet geliyor. ilkler unutulmaz derler ya buda öyle bir şey olsa gerek.
ilk bisikletimi türkiye gazetesinden kupon biriktirerek almıştık. aylarca kupon biriktirmek, bayide acaba gazete kaldı mı şeklinde korkular, biriktirilen kuponların evin en gizli yerinde saklanması derken o gün gelir ve bisan marka mavi aslan parçası en sonunda teslim alınır. babamın akşam eve geldiğinde arabanın arkasında onu ilk gördüğüm anı hiç unutamıyorum.

senelerce o bisiklete bindim. yıpranmış bir bisiklet olsa da bir gece insafsız bir hırsız tarafından bisikletim çalındı. ansız bu ayrılık belki de hiç unutamama neden oldu. her ne kadar vedalaşamasakta sen hep kalbimdesin, mavi kadrolu ilk göz ağrım.

sunshine

farkındalığı yüksek ve hep en iyisini isteyen yazar.
ama, mesela çehov şöyle der " mükemmellik uyumsuzlukla birlikte var olabilir. "

ez cümle; özlenen yazardır.

manda ve himaye

(bkz:mustafa kemal atatürk) önderliğinde, erzurum kongresi'nin bildirisinde kabul olunamaz olarak verilen karardır.

kelimeleri ayrı ayrı ele alırsak manda; kendini yönetemeyecek duruma gelen ülkelerin, tekrar kendini yönetebilecek duruma gelene kadar başka ülkelerin üzerinde yönetim oluşturma işlemine denir. yani kısaca ülkeler geçici olarak yönetim ve idari hatta iç işlerini başka ülkelere tabi bırakıyorlar. ancak ülke üzerinde egemenlik oluşturmuş mandacı devletler genel olarak devletin ilerlemesini ve gelişmesini kendisine bağlı kalacak şekilde yürüttüğü için bu süreç genelde kısa süreli olmuyor.

himaye ise; kendini koruyamayan ülkelerin işgal edilmemek için başka ülkelerin koruyuculuğu altına girmesine deniliyor.
bu iki kavramda aslında güçlü ülkeleri daha güçlü, güçsüz devletleri ise daha güçsüz hale getiriyor.

ulu önderin yüksek öngörüsüne ne kadar minnet etsek az.

500t

istanbul'un en bilindik otobüz hattıdır.
bir çok ilişki bir çok arkadaşlık ve yol hikayesi barındırır. haliyle biz de bu arada bir şeyler öğreniyoruz gelenden gidenden.
500t hayat gibidir. sizin kadarınız bellidir. sabah başlarsın servise. çıkarsın yola o durak senin bu durak benim dolaşırsın. en son edirne kapı mezarlığı, son durak. bildiğin hayattır.

kimler biner kimler inerse artık hayat otobüz'üne.

ama şunu bilirim ilk doğduğun gibi başlarsın sefere.
ilk duraktan anneni babanı alırsın hayatına, ailen , sonra arkadaşların ve bir çok kişi biner. hepsini taşırsın, kimi zaman tartışırsın, kimi zaman selamlaşırsın.
ama hepsi son durakta veya kendi durağı geldiğinde iner otobüz'den. sen kendi yolunda gider gelirsin. ama ne olursa olsun tuzla'dan boş kalkarsın, mezarlığa boş girersin

bu kadar felsefe yeter.

bizim durak 130 otobüz. günde 3 bilemedin 4 servis yapıyoruz. yani 3 gidiş 3 geliş. parası da iyi hani.
kimseye bulaşmazsan iyi iş. bazen zorluğu yok değil. hangi işte yok ki... polisi, belediyesi, yolcusu güzel hattır 500t.

sözlükte zirveler oluyormuş bakarsınız bizim otobüz'de bir zirve yaparız. size yol boyunca bütün yaşanmış hikayeleri anlatırım. çekeriz kenara oynarız,güleriz, mangal yaparız. benim bildiğim en zirve bu. dostlarla oldu mu tam zirve bizim için.
yol ancak dostlarla biter yoksa uzar da uzar.

sunshine

bir güneş ışığı.
naif, dolu, candan ve sözlüğün hak ettiği yere gelmesi için canla başla çalışan...
nasıl hayal ediyorsanız emin olun öyle bir gerçek ile karşılaşıyorsunuz.
bir dost, bir abla kazandık. ne mutlu.

türk filmi

tanımlaması basit, yaşaması zor film türü. bildiğiniz türk sinema sektörünün ürettiği dram, acı, neşe, kıskançlık içeren filmlerin tümü.

hangi kafada yazıldıysa çıkın sokağa bakın aynısı mutlaka var.

(bkz:dünyayı kurtaran adam)

kadına şiddeti önlemek

kadına şiddeti önlemek çok basit aslında, bir imzaya bakar. bakıyor, bakıyormuş! çocuğa şiddeti, istismarı önlemek de öyle, basit yani. bir imza yetiyor, yetecekmiş yani ! niye kimse duymuyor bu adamı yahu? dili dimağı kurudu söylemekten, diyor ki; " bu vahim olayları, bu korkunç olayları engelleriz, yeter ki idamı geri getirsinler". " " ben " diyor " altına imzayı atmaya hazırım " sonra bir tek o mu başka bir kadın da çıkıp diyor ki " yok efendim, ben daha güzel imza atarım idam kararının altına " sonra diğerleri, imzalarım, imzalarım, imzalarım! diye çığırıyor.

her ağzınızı açtığınızda terör estirin, her lafınızla toplumu bölün, parçalayın, ayırın, cinnetin eşiğine getirin. bizatihi kendi beyanlarınız yetmez gibi, aşağılık ne kadar beyan yapabilecek varsa paye verin, kadını aşağılayan cümleleri ardı ardına kurun, kuranı destekleyin. sonra da bunda parmağınız eliniz kolunuz direktifiniz emriniz yok gibi bir de dar ağaçları kurmaya yemin edin. elinizle, dilinizle sistematik olarak kadın katili çocuk istismarcısı üretiyorsunuz ne hapisanelere sığdırabilirsiniz ne öldürmekle bitirebilirsiniz.

kadın ile erkek eşit olamaz; fıtrata aykırı

"kız mıdır, kadın mıdır bilemem"

"kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek"

"anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün, günahı ne? anası ölsün öyleyse"

"iş istiyoruz sayın bakanım" "niye evdeki işler yetmiyor mu?"

"kadın çalışarak fuhuşa hazırlık yapar"

"kahkaha atan kadın iffetsizdir"

"kadının fıtratında köle olmak var"

"tecavüze uğrayan kürtaj yaptırmasın"

"hamile kadın sokakta dolaşamaz"

"kadınlar için tek kariyer annelik"

"türk kadını evinin süsüdür"

" 6 yaşında çocukla evlenilebilir "

" kız çocuğu babasının yanında şortla duramaz "

" en az 3 çocuk yapın "

işte bataklık bu.

edit: imla

Toplam betim sayısı: 491

taksim meydanı'nda eğlenen sığınmacılar

güzelce eğlenen gençlerdir. maşallah, hepsi katır gibi tepiniyor (!) mağdur değil miydi bunlar, zor durumda filan. yazın sahillerde, kışın caddelerde güzel eğleniyorlar. yazık! sığınmışlardı, di mi?

veda zamanı

eski sözlüğün, eski yazarlarından biriyim. bazı yazarlar biliyor, bazı yazarlar bilmiyor. eski sözlük sayesinde çok güzel dostlarım oldu. (görüşmeye devam ediyoruz) beraber güldük, hüzünlendik. bebekler karşıladık, yazarlar evlendirdik. keyifli zamanlardı. hepsi benim için kazanımdı.
yeni sözlükte de sanırım bir yıl kadar yazdım. zaman doldu. "yönetimi yerden yere vuran" bir yazarı, uyumu bozan bir yazarı, yazar olarak değil, kişi olarak da istemezler. ben de samimi olarak eleştiri yapamayacağım ben olamayacağım bir yerde durmam.
eski sözlükten değerli yazar arkadaşım harbe giden sarı saçlı çocuk, bu sözlükte okumaktan keyif aldığım quş ağacı, ve sevimli kızım meseli sizleri ve yazılarınızı özleyeceğim. "veda etmeden gitmek korkaklıktır" demiş bir üstad.
tüm yazarlara, mutlu keyifli yeni bir yıl diliyorum.
usta veysel buraya çok yakışır :
biz bu elden gider olduk
kalanlara selam olsun.

ev işleri

bitmeyen işler grubundadır. büyüklerin deyimiyle "arsız" dır. çamaşır, bulaşık, ütü, cam silme, süpürge, toz alma, mermer, fayans ovma, dolap içi silme ve yerleştirme, market alışverişi, banyo - mutfak hijyeni, yemek. bunlar ana başlıkları, detaya indiniz mi? ne işler açar başınıza ev işleri denen canavar! yardımcınız geliyorsa mutlu olun, yok kendim hallederim diyenlerdenseniz zor çok zor. geceyarısı mutfak dolabı silerken bulabilirsiniz kendinizi.

neşet ertaş

türk halk müziği üstadlarından. ismi için, şöyle bir açılım yapılır : neşet ertaş diye yazılır, neşe, dert, aşk diye okunur. bozkırın tezenesidir.

sakalsız erkek

bazı çevrelerce ısrarla sakal bırakmaya davet edilen erkeklerdir. yoksa "hallenenler" olabilirmiş. ne demekse?
memlekette tertemiz yüzlü insanlara hasret kaldık. bir de bu sözde fetvacıların çağrıları çıktı başımıza. hayır olsun bakalım.

meseli

güzel yazan, zarif yazarımız.
sözlüğün yöneticisi olmuş. ne güzel olmuş.
başarılar ve güzellikler yazarımızla olsun.

kadın

bakire kadınlar istiyorsunuz çünkü cinsel performansınızda ki başarısızlığın kıyaslanmasını istemiyorsunuz.
edilgen ve tecrübesiz kadınlardan eş istiyorsunuz, çünkü hizmetinizi yaparken sözünüz geçsin istiyorsunuz.
her kadın bedenine hakkınız var gibi bakıyorsunuz, sahip olduğunuz kadınlara da başka erkekler aynı şekilde bakacak diye kadınlara hayatı zehir ediyorsunuz.
ben sana güveniyorum da çevreye güvenmiyorum diyenleriniz az değildir.
aşağılık kompleksinin adı oluverir kıskançlık, kıskançlığı sevgi yapan geri zekalılık.
özgür düşünen, güçlü, kişilikli kadınlardan korkuyorsunuz, çünkü ne kadar aciz olduğunuzla yüzleşmekten kaçıyorsunuz.
bir erkek her haltı yediğinde görmezden geliyorsunuz, ama bir kadın ''bedenim benimdir sana ne dese'' adını çıkartmaktan hiç gocunmuyorsunuz.
ahlakı kişilikte kaybettiniz, kadının apış arasında arıyorsunuz.
namusunuzu kadın kazandırır, nasıl bir erkek olduğunuz kadına göre ölçülür.
utanmanız ancak karınız "namussuzluk" yaparsa olur.
ödünüz kopar o yüzden tam bir tahakkümcüdür ruhunuz.
faşizm sizden başlıyor, zihniyetsizliğinizden farkedin.
sahi yaa siz erkek kalanlar, hala insan olamayanlar, cinsel organından yukarı çıkamayan kafalar, siz bu dünyada niye varsınız?
cahillikle övünen tek canlı olmak, nasıl bir hakarettir kendinize farkında mısınız?

beş bin yıldır kadın; kölenin kölesi.
ücretli kölenin evdeki hizmetçisi.
köylünün namusu. küçük burjuva aydınının içki sofrasında mezesi ve ilişki albümünde yeteneğinin övüncesi.
kapitalist pazarın cinsel metası.
dindarın kapatması.
tanrının şeytanı.
erkek avcıların gülü, sözde aşk meleği.
oysa o, insanı "rahminde" var edip, yaratanı! emzireni, emeği ile büyüteni, yani insan toplumunun sahibi.

john soul

öğretmenim, bu nasıl yeniyor?

bu sabah, biraz yaşlılık biraz duygusallıkla yoğrulmuş yaşamıma, soğuk algınlığı sosu eklenmişken, gözyaşı döktürmüş, dünyanın en masum, en tatlı, en şirin, buram buram yoksulluk izleri taşıyan harika sorusudur.
ığdır'da eli öpülesi, önünde saygı durulası sevgili öğretmenimiz mehmet özcan çocuklarına pizza ısmarlamış, hayatlarında ilk defa pizza gören masumların, o güzel bakışları, o şirin yemeleri ömürlük bir iz bıraktı bana.
sevgili öğretmenim, yanan insanlık ateşiniz, eğitimci ruhunuz hiç solmasın.
sağolun, varolun. saygılarımla.

25 kasım kadına yönelik şiddetle mücadele günü

uluslararası kadına yönelik şiddetle mücadele günü, aile bakanı zehra zümrüt selçuk'un açıkladığına göre, adalet bakanlığı, içişleri bakanlığı, milli eğitim bakanlığı, sağlık bakanlığı ve diyanet işleri başkanlığının katılım ve katkıları ile gerçekleştirilecek.
simge yapılar, kadına şiddetin karşıtlığını ifade eden turuncu renk ile renklendirilecek.
81 ilde çeşitli etkinlikler düzenlenecek.
bu etkinlikler umarım sadece laf ve sohbet olarak kalmaz, uygulama olarak da kadın ve çocuğa şiddetin önüne ciddi engeller çekilmesi için çalışmalar yapılır.

otizmli ünlüler

zekaları farklı çalıştığı için, deha seviyesindeki bilim, sanat insanlarıdır.

franz kafka
beethoven
mozart
einstein
tesla
jane austen
van gogh
edison
newton

homoseksüelliği övmeyi modernlik sanmak

homoseksüellik belli tarihlere kadar hastalık, daha sonra ruhsal bozukluktan kaynaklanan tercih, şimdilerde yönelim kabul ediliyormuş.
sözlükte açılan betimlerdeki görüşlerden doğan farklılığın içine dalmadan, bir kaç bir şey okudum, böyle açıklamaya çalışıyorlar.
reklamı nasıl yapılıyor? bilmiyorum. ben hiç rastlamadım. ama tercihi nedeniyle çok acı çekmiş bir insan tanıdım. (bir başka betimde uzunca anlatmak istiyorum)
çalıp, çırpıp, eziyet edip, çoluk, çocuğa tecavüz edenleri gördük erkek diye,
en olmadık lafları edip, yuva yıkan, iş bozan kadınlar gördük.
cinsiyetin insan olmakla, iyi olmakla, vicdanlı olmakla ilgisi vardı, bize mi öğretmeyi unuttular?
ötekileştirmeyi ne kadar sever olduk! ne kadar acı değil mi?

geleneksel tıp

binlerce doktor uygulama sertifikalarını almışlar. artık "kupa çekme" "sülük" tedavileri konusunda da eksiğimiz kalmamış şükür.
tabipler odası "bu tedaviler afrika'da bile kalmadı" dese de, bizde var efendim.
sıradaki örneklerini çok merak ediyorum. okuyup, üflemeye başlarlar mı acaba bizi?
mümkündür. geleneksel tıp efendim. siz de hiç bir şey beğenmiyorsunuz.

doç. dr. elif ince

ilk radyonsuz tomografi cihazının geliştirilmesine öncülük eden nükleer fizikçi bilim kadını.
istinye üniversitesi öğretim üyesi doç. dr. ince ve ekibinin cihazı, türk patent ve marka kurumu'nun düzenlediği yarışmada altın madalya kazandı. mesanenin görüntülenmesi için geliştirilen cihaz büyük yankı uyandırdı.

çam ağacı

yılbaşı üzeri evinizde bu güzelim ağacın kendisi veya bir taklidi bulunuyorsa yandınız, dinden çıktınız demek oluyor.
çok kusurlu ve hatalısınız. hemen yok edin o ağacı. zinhar süslemeye falan kalkmayın. en derin köşelere sokun, bir daha da çıkarmayın. çünkü niyetiniz asla yeni yılı kutlamak olamaz, neler karıştırıyorsunuz siz bakayım? ağacı kaldırın. ohh! hep beraber rahat nefes aldık. yine kurtardık!

kadın sürücüyü döven magandalar

trafikte kendilerine yol vermediği gerekçesiyle, aracının önünü kesip kadın sürücüye, cesur ve kahraman bir şekilde saldıran,hırpalayarak döven, erkek egemen adaletin kadın savcısının "beni dövmüyorlar da neden seni dövüyorlar?" sorusuyla incelenecek dosyasının, hatta malum makamlara yakınlıkları varsa, karakol kapısında elleri sıkılarak karşılanacak "yeni türkiye" nin yeni yaratılmış, desteklenen, korkusuz magandalarıdır.