@sunshine

Yazar

Durum: 491 - 0 - 0 - 0 - 26.12.2019 18:11

Puan: 2255 - elf

16 yıl önce kayıt oldu. 1. Nesil Yazar Yazar.

Uslu bir yazar olmadı. Şirinleri göremedi. :) Yazar, yazmaz. İdare edin.
  • /
  • 25

atatürk ile kandırmak

hiç layık olamadığımızı düşündüğüm bu olağanüstü insanın adını sadece çiklet çiğner gibi çiğnemektir.
"ben atatürk'ü sevmiyorum" ah yavrum sevsinler! senin sevmediğin atatürk kaç cephede savaşırken, geometri kitabı yazdı, altı dil biliyordu, devrimler için ön çalışmalar yapıyordu.
"ben atatürk'ü çok seviyorum" ne güzel! ne yaptı ülke için? düşmanı kovdu!
gerisi? hık, mık!
anlamaya, algılamaya çalışmıyoruz. iki şey öğrenip üzerinden ahkam kesiyoruz. ya yeriyoruz, ya seviyoruz.
sadece "gençliğe hitabe" bile atatürk 'ün öngörüsü ne kadar geniş bir devlet adamı olduğunu anlatmaya işaret iken,okumuyor, öğrenmiyoruz.
ama nefret dilinde de, övgüde de ağzımızı köpürte köpürte adını kullanmayı ihmal etmiyoruz.
dedim ya: seni hiç hak etmiyoruz atam!

allah ile aldatmak

günümüz türkiye'sinde siyasetçi, siyasetçiye şirin görünmek isteyen iş adamı, ihale kapmak isteyen müteahhit, biraz okumuş kılmış gözünü para hırsı bürümüş hacı hoca takımının hemen ipine sarıldığı aldatma şeklidir.
kişilerin en saf, en temiz ve bilinmeyenlerle dolu duygularıyla oynamak son derece kolay. korkutarak, ürküterek, vaat ederek kişiyi inandırmayı meslek haline getirmiş bu tacirlerin eline düştünüz mü vay halinize!
yıllardır ve yıllardır verilen mücadeleye rağmen ana dilde ibadete izin vermemelerinin nedeni bu zaten.
okuyan, öğrenen, aydınlanan insanlarla oynayamayacaklar.
her inanca, her düşünceye saygım sonsuz.
kişi önce insan olmalı. vicdanı, merhameti, ahlakı olmalı. dini inanışı kendisine kalmış.
müslümanlık adına kafa kesen, tecavüz eden, işkence yapan da gördük. güzel şeyler yapan da. önce vicdan ve insanlık önemli!

osman sınav

yönetmen, senarist, reklamcı.
kurtlar vadisi, deli yürek gibi tv dizilerine imza atmıştır.
not :izleyen varsa, lütfen bakınızları doldurunuz. bu yapımların hiçbirini izlemeyen yazar beyanıdır.

sen anlat karadeniz

bir atv dizisidir.
basında sık sık şiddet sahneleriyle gündeme gelir.

iki parmak kırdık

sen anlat karadeniz dizisi yönetmeni osman sınavın, dizideki şiddet sahnelerini eleştirenlere verdiği cevaptır.
"iki parmak kırdık, boğaz kesmedik ya! üstelik bunu kadına şiddetle ilgili farkındalık yaratmak için yaptık"
tabi beyefendi, zaten sosyo - kültürel kapasitesi o kadar yüksek bir toplumuz ki hemen aldılar mesajı insanlarımız.
-hımm! tamam hüseyin, karının boğazını kesmeyek sakın. osman abi mesaj vermiş.
-tamam reco iki parmak kırarız biz de!

çalışanına esir gibi davranan patron

eski çalıştığım şirkette bir ablamız vardı. çay yapar, ortalığın düzenini sağlardı.
bir yakını aracı oldu, oldukça büyük bir firmanın bayisine işe girdi.
bu bayi sahibi ailesi ile birlikte, işyerinin üst katında bir dairede yaşıyormuş.
bu akşam mesai bitimine yakın daireden çağrılmış, "gece bir davet olacağı evi temizlemesi gerektiği" söylenmiş.
işini kaybetme korkusu ile hiç sesini çıkaramamış. mesainin üzerine bir de temizlik yapmış!
oradan çıkar çıkmaz aradı. ağlayarak, "çok yorgun olduğunu, eve gidecek gücünün bile kalmadığını, bu davranışı hak etmesinin nedeninin çalışmak zorunda olması olduğunu" sorguladı durdu.
çok fazla verecek cevap bulamadım.
hakkettiğin cezayı en kısa zamanda bul inşallah esir tüccarı!
çalışanın o senin, kölen değil!
kahrolun hepiniz artık!

eylül

doğduğum ay olması sebebiyle belki, en sevdiğim aydır.
biraz hüzündür, biraz sakinlik, biraz yürek titremesi, hafif serinlik, biraz sessizlik, bolca suskunluk.
yaprak dökümüdür.
hüznün adıdır.

eymen çocuk

izmir buca'da annesinin erkek arkadaşı tarafından dövülerek öldürülen, elleri ayakları bağlanarak bir tandıra atılan beş yaşındaki, talihsiz yavrudur.
bu iki insanlıktan çıkmış yaratık, çocuk ne kabahat işledi bilinmez, biri dövmüş, öbürü ne yaptı bilinmez katletmişler yavruyu.
nasıl bir pislik çukuruna döndü ülke anlayamıyorum. annesin sen, anne! kedi bile yavrusunu her şart altında, koruyor, kolluyor. içgüdülerinde mi yoktu kadın?
vicdanın? merhametin?
eymen artık hep beş yaşında.
gittiğin sonsuzlukta rahat uyu yavrum!

edit:imla

doğalgaz zammı

kış gelmeden üst üste, yeni deyimiyle "güncellemesi" yapılmış fiyatıyla kara kara düşündüren zamdır.
daha geçen yıl evde doğalgaz yakamadıkları için, sabahtan evden çıkıp günü avmde geçiren komşularım vardı.
(emekli bu insanlar)
bu sene ne yapacaklar? sahi bu artışlarla, artmayan maaşlarla biz ne yapacağız?

dorian kasırgası

240 km hızla amerika'ya yaklaşmakta olan fırtınadır.
kategori 5 yani ölümcül tehlike sınırı uyarısı yapılmış, özellikle sahil bölgelerinin boşaltılması istenmiş.
kasırga yön değiştirmezse florida 'ya doğru ilerliyor.

kuran kursunda tecavüz

ümraniye 'de yatılı kuran kursunda gerçekleşen çirkin olaydır.
yirmi çocuktan söz ediliyor, altısı şikayetçi olmuş.
çocuklardan biri ifadesinde "başta isteklerine karşı geldim. aç bıraktılar. fazla dayanamadım. razı oldum" demiş!
nasıl yaratıklarsınız, pis emellerinizi gerçekleştirmek için çocukları aç bırakacak kadar gözlerinizi iğrençlik bürüyor?
dini alet ederek yaptığınız pislikler yetmedi mi? nefret ettirdiniz insanları!
kafa kesen, insan yakan, tecavüz edenler hep mi bu dini kullanacaklar?

zilli

zilli
sf. 1. zili olan, üstünde zili bulunan: “çalgıcıların oğlu, elinde kenarları zilli kocaman bir tefle ortaya fırladı.” -l. tekin. 2. mec. edepsiz, eli maşalı, şirret (kadın).


zilli
oynak, adı kötüye çıkmış.


zilli
cırlak sesle konuşan geveze kadın.


zilli
1. ahlaksız, hoppa kadın. 2. çingene, oyuncu kadın.
(tdk alıntıdır.)
yazıklar olsun binlerce kez anadolu efes!

anadolu efes

yeni ürün sürmüşler piyasaya, yüksek alkollü "delikanlı", düşük alkollü "zilli " isimlerinde efendim.
vay, ne kadar yüksek düşüncenin, tanıtımın, inceliğin eseridir bu.
her gün en az bir kadının katledildiği ülkede, sen tut, kadını aşağılayan bir sözcüğü marka yap!
ürün tanıtım grubunun hepsine, kapaklarından madalya dağıtsınlar. alkol kullanmıyorum, ama kullanan ne kadar tanıdığım varsa, hepsini protestoya davet edeceğim.
yazıklar olsun!

bira üreticisi firma.

bindallı

mor, bordo, mavi renklerdeki kadife üzerine gümüş veya altın renkli sırma ile işlenmiş, dal ve çiçek motiflerinin bulunduğu geleneksel kadın giysisi.

kına gecesi

geleneksel olarak kadınların, düğünden önce kız evinde toplanarak, eğlenip, yiyip içip, oynayarak, geline kına yakarak gerçekleştirdikleri ritüeldi.
şimdi abartılarak konu aşıldı.
her gelinin bir tahtı var, tacı var, kınacı kızları (ne demekse) var. çığırtkan bir kadını(organizasyona dahil) var.tüylerle süslenmiş tahtta taşınarak getirilen, mor görkemli bindallısı içindeki gelinimiz, çığırtkanın
"geliyor, güzeller güzeli! aman da maşallah" sözleri ile yayıldığı tahtıyla arzı endam ediyor salona.
tahttan iner inmez, kınacı kızları ile bir oyun, bir oyun.
sonra tahtına geri döndürülen geline, alevler içindeki kınası getiriliyor.
gelin ağlatma seromonisi ardından gelinin kınası yakılıyor.
sonra vur patlasın, çal oynasın.
her yeri ayrı süslenmiş salonda, masaların üzerinde süslü paketlerde kına hediyeleri.
onlarda saraydan çıkmış gibi! pırıl, pırıl. ışıl, ışıl.

insan kendini yanlışlıkla muhteşem yüzyıl dizi setine gelmiş gibi hissediyor.
bir köşeden hürrem sultan da kınaya dahil olacak diye ciddi ciddi bekliyor.
çok özeniyorlar herhalde. başka açıklaması yok. böyle bir debdebenin başka açıklaması olamaz sanırım.
ya da gösteriş mi seviyoruz acaba?

düğün

evlenecek çiftlere ayrı eziyet, ailelere ayrı eziyet bir törenimsi.
hevesiniz, özel bir merakınız yoksa, yapmayın bu tuhaflığı.
ikna edin aileleri. istemediğinizi anlatın.
kimseyi mutlu edemediğiniz gibi, yorgunluğu, stresi, masrafı, dedikodusu yanınıza bonus olarak kalır.
harcayacağınız o parayı koyun cebinize, yapın güzel bir seyahat, sevdiğiniz diyarlara.
ohhh en güzel anıları biriktirin gelin.
ayşe teyze göbek atmayıversin!
ahmet amca halaya durmayıversin.
siz mutlu olun! en güzeli!

diyanet işleri başkanlığı

3 mart 1924tarihinde kurulan, islâm dininin inançları, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmekle görevli kurumdur.( vikipedi)

son yıllarda bir görevi de ulu önder atatürkü anmamaktır.
özel günlerde, milli bayramlarda, kahramanlık hutbelerinde tüm gazi, şehit, şüheda anılır. hatta, jetlere pet şişe fırlatanlar bile şahlandırılır, köpürtülür.
ulu önder söz konusu olunca sessizlik!
sinagogda ki coşkuyu görünce, içim acıdı.
yazıklar olsun! binlerce kere!

yürüyen merdiven

metro, avm, işyerleri vb alanlarda kullanıma sunulan kolaylık.
bu aleti de kullanamıyoruz. ortasına dikiliyor amcam ulu bir çınar gibi.
amcam, sağa yanaş, bırak işi gücü olan insanlar soldan yürüsün gitsin.
zamanla yarışılan bir çağda yaşıyoruz.
sen niye yürüyen merdivene kök salacak gibi ortasına durmaktasın.
geçmek için izin isteyince de bir 10 saniye kadar öfkeli bakışlara maruz kalıyoruz.
orada bitiyorum.
sağa yanaşın efendim sağa.

yaya trafiği

biz toplum olarak yürümeyi ve yol kullanmayı bilmiyoruz.
bu akşam, kadıköy modada ki bayram etkinliği alanında ciddi ezilme tehlikeleri yaşandı. arada kalan yaşlı, çocuk ve bebekli aileler zor anlar yaşadı.
efendim ilkokul 4. sınıf bilgisidir.
"her yaya kendi sağını kullanarak hareket eder." böylece karşıdan gelenlerin yolunu kesmemiş, kargaşa yaratmamış olursunuz.
ama yok! ben bildiğim gibi yürürüm derseniz, kalabalık alanlarda ciddi sıkıntılı durumlara yol açarsınız.
özetle kaldırım, merdiven ve yürüyen merdivende sağ tarafı kullanınız efendim. herkes sağını kullanınca, hiç sorun çıkmayacaktır.

kadıköy moda ses ve ışık gösterisi

30 ağustos zafer bayramı nedeniyle kadıköy belediyesi tarafından düzenlenen etkinliktir.
neden moda iskelesi seçildi anlam veremedik. giriş, çıkışları dar alanlarda ciddi ezilme tehlikeleri yaşandı.
yaşlı insanlar ve bebek arabalı aileler o alana inmekte çok güçlük yaşadı.
bir sonraki kutlamalarda umarız kadıköy iskelesi seçilirde halk rahat rahat alana ulaşır.
emeği geçenlerin emeğine sağlık.
ben kendi adıma daha coşkulu bir kutlama bekledim.
buna da şükür diyelim.
  • /
  • 25

kız öğrenciye hakaret eden profesör

şu tip olaylara bir yerlerde rastgelmeyi o kadar istiyorum ki...

ancak bu tip haysiyetsiz dallamalar adamların yanında yapamazlar bunu. ancak kendisine ses çıkaramayacak sünepelerin ya da fiziksel anlamda güçsüz kadınların yanında öter boruları bu tiplerin. o okulda okuyan bir öğrenci olsam, okulu bitirmem mezun olmam o herifin iki dudağının arasına bakıyor olsa dahi; o kadının kıyafetine laf atan, üniversiteyi pavyona benzeten, öğrenciyi giydiği kıyafet ile aşağılamaya çalışan bu basit beyinli ucubeye öyle bir ders verirdim ki girdiği her sınıfta ibret olsun diye ilk o dersi anlatırdı... ah ah! yalvarıyorum bir tanesi denk gelsin. biliyorum düzelmeyecek ve bitmeyecekler çünkü onların yaptığını normalleştiren aşağılık bir toplum var arkalarında. o yüzden son zamanlarda bu kadar sesleri çıkar oldu zaten... ama buraya yazıyorum, bir gün benim bulunduğum bir ortamda değil profesör, genelkurmay başkanı böyle bir hadsizlik yaparsa, rütbesini söker münasip bir tarafına sokarım onun.


t: öğrenciye, kendi ihtisas alanıyla ilgili katacak bir şeyi olmadığı için ahlak bekçiliğine soyunmuş bir gerzektir.

türkiye'de profesör olma koşullarını bilen insanlar zaten bu gerizekalı ucubelere sırf sıfatlarından ötürü itibar etmeyecektir.

ölen insanın arkasından konuşmak

ölü ya da diri, birileri hakkında konuşmayı bıraktığımız gün dünyayı güzelleştirmek adına dev bir adım atmış olacağız. tabi ki bu bir ütopya çünkü bazı insanlar diğer insanlardan başka bir şey konuşamazlar.

toplum olarak henüz hazır olmadığımız şeyler

devrim. çünkü devrim kadar bir toplumu rahatsız eden başka bir durum yoktur. toplumun içinde bulunduğu kalıptan onu bir anda sıyırmaya çalışmak hiç de kolay değildir.

ilk bisikletim

sahip olduğum ilk bisiklettir.
bisiklet denince aklıma hep ilk aldığımız bisiklet geliyor. ilkler unutulmaz derler ya buda öyle bir şey olsa gerek.
ilk bisikletimi türkiye gazetesinden kupon biriktirerek almıştık. aylarca kupon biriktirmek, bayide acaba gazete kaldı mı şeklinde korkular, biriktirilen kuponların evin en gizli yerinde saklanması derken o gün gelir ve bisan marka mavi aslan parçası en sonunda teslim alınır. babamın akşam eve geldiğinde arabanın arkasında onu ilk gördüğüm anı hiç unutamıyorum.

senelerce o bisiklete bindim. yıpranmış bir bisiklet olsa da bir gece insafsız bir hırsız tarafından bisikletim çalındı. ansız bu ayrılık belki de hiç unutamama neden oldu. her ne kadar vedalaşamasakta sen hep kalbimdesin, mavi kadrolu ilk göz ağrım.

sunshine

farkındalığı yüksek ve hep en iyisini isteyen yazar.
ama, mesela çehov şöyle der " mükemmellik uyumsuzlukla birlikte var olabilir. "

ez cümle; özlenen yazardır.

manda ve himaye

(bkz:mustafa kemal atatürk) önderliğinde, erzurum kongresi'nin bildirisinde kabul olunamaz olarak verilen karardır.

kelimeleri ayrı ayrı ele alırsak manda; kendini yönetemeyecek duruma gelen ülkelerin, tekrar kendini yönetebilecek duruma gelene kadar başka ülkelerin üzerinde yönetim oluşturma işlemine denir. yani kısaca ülkeler geçici olarak yönetim ve idari hatta iç işlerini başka ülkelere tabi bırakıyorlar. ancak ülke üzerinde egemenlik oluşturmuş mandacı devletler genel olarak devletin ilerlemesini ve gelişmesini kendisine bağlı kalacak şekilde yürüttüğü için bu süreç genelde kısa süreli olmuyor.

himaye ise; kendini koruyamayan ülkelerin işgal edilmemek için başka ülkelerin koruyuculuğu altına girmesine deniliyor.
bu iki kavramda aslında güçlü ülkeleri daha güçlü, güçsüz devletleri ise daha güçsüz hale getiriyor.

ulu önderin yüksek öngörüsüne ne kadar minnet etsek az.

500t

istanbul'un en bilindik otobüz hattıdır.
bir çok ilişki bir çok arkadaşlık ve yol hikayesi barındırır. haliyle biz de bu arada bir şeyler öğreniyoruz gelenden gidenden.
500t hayat gibidir. sizin kadarınız bellidir. sabah başlarsın servise. çıkarsın yola o durak senin bu durak benim dolaşırsın. en son edirne kapı mezarlığı, son durak. bildiğin hayattır.

kimler biner kimler inerse artık hayat otobüz'üne.

ama şunu bilirim ilk doğduğun gibi başlarsın sefere.
ilk duraktan anneni babanı alırsın hayatına, ailen , sonra arkadaşların ve bir çok kişi biner. hepsini taşırsın, kimi zaman tartışırsın, kimi zaman selamlaşırsın.
ama hepsi son durakta veya kendi durağı geldiğinde iner otobüz'den. sen kendi yolunda gider gelirsin. ama ne olursa olsun tuzla'dan boş kalkarsın, mezarlığa boş girersin

bu kadar felsefe yeter.

bizim durak 130 otobüz. günde 3 bilemedin 4 servis yapıyoruz. yani 3 gidiş 3 geliş. parası da iyi hani.
kimseye bulaşmazsan iyi iş. bazen zorluğu yok değil. hangi işte yok ki... polisi, belediyesi, yolcusu güzel hattır 500t.

sözlükte zirveler oluyormuş bakarsınız bizim otobüz'de bir zirve yaparız. size yol boyunca bütün yaşanmış hikayeleri anlatırım. çekeriz kenara oynarız,güleriz, mangal yaparız. benim bildiğim en zirve bu. dostlarla oldu mu tam zirve bizim için.
yol ancak dostlarla biter yoksa uzar da uzar.

sunshine

bir güneş ışığı.
naif, dolu, candan ve sözlüğün hak ettiği yere gelmesi için canla başla çalışan...
nasıl hayal ediyorsanız emin olun öyle bir gerçek ile karşılaşıyorsunuz.
bir dost, bir abla kazandık. ne mutlu.

türk filmi

tanımlaması basit, yaşaması zor film türü. bildiğiniz türk sinema sektörünün ürettiği dram, acı, neşe, kıskançlık içeren filmlerin tümü.

hangi kafada yazıldıysa çıkın sokağa bakın aynısı mutlaka var.

(bkz:dünyayı kurtaran adam)

kadına şiddeti önlemek

kadına şiddeti önlemek çok basit aslında, bir imzaya bakar. bakıyor, bakıyormuş! çocuğa şiddeti, istismarı önlemek de öyle, basit yani. bir imza yetiyor, yetecekmiş yani ! niye kimse duymuyor bu adamı yahu? dili dimağı kurudu söylemekten, diyor ki; " bu vahim olayları, bu korkunç olayları engelleriz, yeter ki idamı geri getirsinler". " " ben " diyor " altına imzayı atmaya hazırım " sonra bir tek o mu başka bir kadın da çıkıp diyor ki " yok efendim, ben daha güzel imza atarım idam kararının altına " sonra diğerleri, imzalarım, imzalarım, imzalarım! diye çığırıyor.

her ağzınızı açtığınızda terör estirin, her lafınızla toplumu bölün, parçalayın, ayırın, cinnetin eşiğine getirin. bizatihi kendi beyanlarınız yetmez gibi, aşağılık ne kadar beyan yapabilecek varsa paye verin, kadını aşağılayan cümleleri ardı ardına kurun, kuranı destekleyin. sonra da bunda parmağınız eliniz kolunuz direktifiniz emriniz yok gibi bir de dar ağaçları kurmaya yemin edin. elinizle, dilinizle sistematik olarak kadın katili çocuk istismarcısı üretiyorsunuz ne hapisanelere sığdırabilirsiniz ne öldürmekle bitirebilirsiniz.

kadın ile erkek eşit olamaz; fıtrata aykırı

"kız mıdır, kadın mıdır bilemem"

"kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek"

"anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün, günahı ne? anası ölsün öyleyse"

"iş istiyoruz sayın bakanım" "niye evdeki işler yetmiyor mu?"

"kadın çalışarak fuhuşa hazırlık yapar"

"kahkaha atan kadın iffetsizdir"

"kadının fıtratında köle olmak var"

"tecavüze uğrayan kürtaj yaptırmasın"

"hamile kadın sokakta dolaşamaz"

"kadınlar için tek kariyer annelik"

"türk kadını evinin süsüdür"

" 6 yaşında çocukla evlenilebilir "

" kız çocuğu babasının yanında şortla duramaz "

" en az 3 çocuk yapın "

işte bataklık bu.

edit: imla

Toplam betim sayısı: 491

taksim meydanı'nda eğlenen sığınmacılar

güzelce eğlenen gençlerdir. maşallah, hepsi katır gibi tepiniyor (!) mağdur değil miydi bunlar, zor durumda filan. yazın sahillerde, kışın caddelerde güzel eğleniyorlar. yazık! sığınmışlardı, di mi?

veda zamanı

eski sözlüğün, eski yazarlarından biriyim. bazı yazarlar biliyor, bazı yazarlar bilmiyor. eski sözlük sayesinde çok güzel dostlarım oldu. (görüşmeye devam ediyoruz) beraber güldük, hüzünlendik. bebekler karşıladık, yazarlar evlendirdik. keyifli zamanlardı. hepsi benim için kazanımdı.
yeni sözlükte de sanırım bir yıl kadar yazdım. zaman doldu. "yönetimi yerden yere vuran" bir yazarı, uyumu bozan bir yazarı, yazar olarak değil, kişi olarak da istemezler. ben de samimi olarak eleştiri yapamayacağım ben olamayacağım bir yerde durmam.
eski sözlükten değerli yazar arkadaşım harbe giden sarı saçlı çocuk, bu sözlükte okumaktan keyif aldığım quş ağacı, ve sevimli kızım meseli sizleri ve yazılarınızı özleyeceğim. "veda etmeden gitmek korkaklıktır" demiş bir üstad.
tüm yazarlara, mutlu keyifli yeni bir yıl diliyorum.
usta veysel buraya çok yakışır :
biz bu elden gider olduk
kalanlara selam olsun.

ev işleri

bitmeyen işler grubundadır. büyüklerin deyimiyle "arsız" dır. çamaşır, bulaşık, ütü, cam silme, süpürge, toz alma, mermer, fayans ovma, dolap içi silme ve yerleştirme, market alışverişi, banyo - mutfak hijyeni, yemek. bunlar ana başlıkları, detaya indiniz mi? ne işler açar başınıza ev işleri denen canavar! yardımcınız geliyorsa mutlu olun, yok kendim hallederim diyenlerdenseniz zor çok zor. geceyarısı mutfak dolabı silerken bulabilirsiniz kendinizi.

neşet ertaş

türk halk müziği üstadlarından. ismi için, şöyle bir açılım yapılır : neşet ertaş diye yazılır, neşe, dert, aşk diye okunur. bozkırın tezenesidir.

sakalsız erkek

bazı çevrelerce ısrarla sakal bırakmaya davet edilen erkeklerdir. yoksa "hallenenler" olabilirmiş. ne demekse?
memlekette tertemiz yüzlü insanlara hasret kaldık. bir de bu sözde fetvacıların çağrıları çıktı başımıza. hayır olsun bakalım.

meseli

güzel yazan, zarif yazarımız.
sözlüğün yöneticisi olmuş. ne güzel olmuş.
başarılar ve güzellikler yazarımızla olsun.

kadın

bakire kadınlar istiyorsunuz çünkü cinsel performansınızda ki başarısızlığın kıyaslanmasını istemiyorsunuz.
edilgen ve tecrübesiz kadınlardan eş istiyorsunuz, çünkü hizmetinizi yaparken sözünüz geçsin istiyorsunuz.
her kadın bedenine hakkınız var gibi bakıyorsunuz, sahip olduğunuz kadınlara da başka erkekler aynı şekilde bakacak diye kadınlara hayatı zehir ediyorsunuz.
ben sana güveniyorum da çevreye güvenmiyorum diyenleriniz az değildir.
aşağılık kompleksinin adı oluverir kıskançlık, kıskançlığı sevgi yapan geri zekalılık.
özgür düşünen, güçlü, kişilikli kadınlardan korkuyorsunuz, çünkü ne kadar aciz olduğunuzla yüzleşmekten kaçıyorsunuz.
bir erkek her haltı yediğinde görmezden geliyorsunuz, ama bir kadın ''bedenim benimdir sana ne dese'' adını çıkartmaktan hiç gocunmuyorsunuz.
ahlakı kişilikte kaybettiniz, kadının apış arasında arıyorsunuz.
namusunuzu kadın kazandırır, nasıl bir erkek olduğunuz kadına göre ölçülür.
utanmanız ancak karınız "namussuzluk" yaparsa olur.
ödünüz kopar o yüzden tam bir tahakkümcüdür ruhunuz.
faşizm sizden başlıyor, zihniyetsizliğinizden farkedin.
sahi yaa siz erkek kalanlar, hala insan olamayanlar, cinsel organından yukarı çıkamayan kafalar, siz bu dünyada niye varsınız?
cahillikle övünen tek canlı olmak, nasıl bir hakarettir kendinize farkında mısınız?

beş bin yıldır kadın; kölenin kölesi.
ücretli kölenin evdeki hizmetçisi.
köylünün namusu. küçük burjuva aydınının içki sofrasında mezesi ve ilişki albümünde yeteneğinin övüncesi.
kapitalist pazarın cinsel metası.
dindarın kapatması.
tanrının şeytanı.
erkek avcıların gülü, sözde aşk meleği.
oysa o, insanı "rahminde" var edip, yaratanı! emzireni, emeği ile büyüteni, yani insan toplumunun sahibi.

john soul

öğretmenim, bu nasıl yeniyor?

bu sabah, biraz yaşlılık biraz duygusallıkla yoğrulmuş yaşamıma, soğuk algınlığı sosu eklenmişken, gözyaşı döktürmüş, dünyanın en masum, en tatlı, en şirin, buram buram yoksulluk izleri taşıyan harika sorusudur.
ığdır'da eli öpülesi, önünde saygı durulası sevgili öğretmenimiz mehmet özcan çocuklarına pizza ısmarlamış, hayatlarında ilk defa pizza gören masumların, o güzel bakışları, o şirin yemeleri ömürlük bir iz bıraktı bana.
sevgili öğretmenim, yanan insanlık ateşiniz, eğitimci ruhunuz hiç solmasın.
sağolun, varolun. saygılarımla.

25 kasım kadına yönelik şiddetle mücadele günü

uluslararası kadına yönelik şiddetle mücadele günü, aile bakanı zehra zümrüt selçuk'un açıkladığına göre, adalet bakanlığı, içişleri bakanlığı, milli eğitim bakanlığı, sağlık bakanlığı ve diyanet işleri başkanlığının katılım ve katkıları ile gerçekleştirilecek.
simge yapılar, kadına şiddetin karşıtlığını ifade eden turuncu renk ile renklendirilecek.
81 ilde çeşitli etkinlikler düzenlenecek.
bu etkinlikler umarım sadece laf ve sohbet olarak kalmaz, uygulama olarak da kadın ve çocuğa şiddetin önüne ciddi engeller çekilmesi için çalışmalar yapılır.

otizmli ünlüler

zekaları farklı çalıştığı için, deha seviyesindeki bilim, sanat insanlarıdır.

franz kafka
beethoven
mozart
einstein
tesla
jane austen
van gogh
edison
newton

homoseksüelliği övmeyi modernlik sanmak

homoseksüellik belli tarihlere kadar hastalık, daha sonra ruhsal bozukluktan kaynaklanan tercih, şimdilerde yönelim kabul ediliyormuş.
sözlükte açılan betimlerdeki görüşlerden doğan farklılığın içine dalmadan, bir kaç bir şey okudum, böyle açıklamaya çalışıyorlar.
reklamı nasıl yapılıyor? bilmiyorum. ben hiç rastlamadım. ama tercihi nedeniyle çok acı çekmiş bir insan tanıdım. (bir başka betimde uzunca anlatmak istiyorum)
çalıp, çırpıp, eziyet edip, çoluk, çocuğa tecavüz edenleri gördük erkek diye,
en olmadık lafları edip, yuva yıkan, iş bozan kadınlar gördük.
cinsiyetin insan olmakla, iyi olmakla, vicdanlı olmakla ilgisi vardı, bize mi öğretmeyi unuttular?
ötekileştirmeyi ne kadar sever olduk! ne kadar acı değil mi?

geleneksel tıp

binlerce doktor uygulama sertifikalarını almışlar. artık "kupa çekme" "sülük" tedavileri konusunda da eksiğimiz kalmamış şükür.
tabipler odası "bu tedaviler afrika'da bile kalmadı" dese de, bizde var efendim.
sıradaki örneklerini çok merak ediyorum. okuyup, üflemeye başlarlar mı acaba bizi?
mümkündür. geleneksel tıp efendim. siz de hiç bir şey beğenmiyorsunuz.

doç. dr. elif ince

ilk radyonsuz tomografi cihazının geliştirilmesine öncülük eden nükleer fizikçi bilim kadını.
istinye üniversitesi öğretim üyesi doç. dr. ince ve ekibinin cihazı, türk patent ve marka kurumu'nun düzenlediği yarışmada altın madalya kazandı. mesanenin görüntülenmesi için geliştirilen cihaz büyük yankı uyandırdı.

çam ağacı

yılbaşı üzeri evinizde bu güzelim ağacın kendisi veya bir taklidi bulunuyorsa yandınız, dinden çıktınız demek oluyor.
çok kusurlu ve hatalısınız. hemen yok edin o ağacı. zinhar süslemeye falan kalkmayın. en derin köşelere sokun, bir daha da çıkarmayın. çünkü niyetiniz asla yeni yılı kutlamak olamaz, neler karıştırıyorsunuz siz bakayım? ağacı kaldırın. ohh! hep beraber rahat nefes aldık. yine kurtardık!

kadın sürücüyü döven magandalar

trafikte kendilerine yol vermediği gerekçesiyle, aracının önünü kesip kadın sürücüye, cesur ve kahraman bir şekilde saldıran,hırpalayarak döven, erkek egemen adaletin kadın savcısının "beni dövmüyorlar da neden seni dövüyorlar?" sorusuyla incelenecek dosyasının, hatta malum makamlara yakınlıkları varsa, karakol kapısında elleri sıkılarak karşılanacak "yeni türkiye" nin yeni yaratılmış, desteklenen, korkusuz magandalarıdır.