Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır.
Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.
daha fazla bilgi
mümkün olduğunda bir kaç seviye atlatan yaşam kalitesidir.
bir insanı acı değil, kendine acımak bitirir diye bir söz okumuştum bir yerde. çok özümsediğim bir yol oldu bana bu söz. kendine acıma, asla çıkamayacağın bir kuyuya düşmek gibi çünkü.
kendine acıdıkça düştüğün bir boşluk.
hayatımızın belli dönemlerinde acılar yaşayabiliriz, her şey ters gidebilir, çok sevdiğimiz birini kaybedebiliriz, dibe vurabiliriz. ama zamanı gelince ayaklanır, baştan başlayabiliriz.
insan kendine acıma hastalığına tutuldu ise ve bunun farkında değil ise işi çok zordur. sürekli yaşadıklarından sorumlu birileri vardır, her şeyin ondan bağımsız sebebi ve suçlusu.
annesidir mesela suçlu, babası, emek verdiği bir arkadaşı ya da başka bir şey. geriye dönük yaşar. orada kalır. mutsuzlukta beraberinde gelir.
işte eğer durumun farkına varabilirsek, geçmişi affedip, kendimize acımaktan vazgeçebilirsek tamamlanırız.
devam etmek ve hafiflemek için içimizdeki yükleri bir yerde bırakabilmeliyiz. işte o zaman iyileşeceğiz.
türkiye ve amerika arasında sezonluk işçi ihtiyacı karşılama programı.
okul zamanı cv'nize katılacak artı bir değer, artı bir vizyon olacağından tavsiye ederim.
yalnız gidecek kişinin tabiri caizse biraz yırtık olması işleri kolaylaştırır. çünkü tam bir survivor.
kuralları belli olan sistemde kullanıcıların bilgi ve verilerini diğer kullanıcılarla kısmen veya tamamen paylaştıkları web tabanlı sistemlerdir.
kullanıcılar tarafından oluşturulan veri ya da bilgi basit, anlık ve karşılıklı olarak paylaşılır ve yine kullanıcının istediği kitleye ulaşır.
ilk sürümde elle toplanan çay.
bu çay genelde yöre halkının kendisi için ayırdığı ve fabrikaya verdiği çay ile elde edilir. öyle bilindik markalarda pek rastlanmaz.
çay senede 3 ya da 4 kez toplanır. üç kez toplanması makbul olanıdır. bu duruma sürüm denilir. ilk sürüm uzun aylar boyunca beyleyen çay ağacının ilk mahsulü olduğu için daha lezzetlidir.
iki çeşit de çay toplama yöntemi vardır. elle ve makasla.
makasla toplamak daha pratik olduğu için genelde fabrikaya verilen çaylar makasla toplanır ancak makasla kesim sırasında yaprak ayarı yapılamadığından elle toplanan çaya oranla daha az lezzetli bir çay çıkar. elle çay toplamak zahmetlidir ancak 3 yaprak standardı olduğu için çıkan çay enfestir.
çayı olan ya da çaylığı olan arkadaşlarınızla iyi geçinirseniz sizlerde eşsiz çay tadını alabilirsiniz.
doğruluk payı olan bir önermedir.
bu durumu kullananlarda içimizde. ancak olaya şu açıdan da bakılabilir belki? her gün boy boy haberleri çıkan, ölen, tecavüze uğrayan, eziyet edilen insanların cinsiyeti ne? ya da oran ne?
açıkçası ben çok sık rastlamıyorum eski karısı tarafından öldürülen, komşusunun kızı tarafından taciz edilen ya da dayak yiyen erkeğe...
keşke olmasa da yazılmasa...
kadın sözlüğü olarak bir savaşta değiliz. sadece özgürce ne düşünüyorsak yazıyoruz.
bu vesileyle burada bizimle yazan, yanımızda olan ve destek olan erkek yazarlarımıza teşekkür etmek istiyorum. siz sağduyulu iyi insanlarsınız. hemcinslerinizin hesabını kimse size ödetmiyor.
sizi seviyoruz.
dip not: betim yazara karşı açılmamış, çağrışım ile paylaşılmak istenmiştir.
düzgün dörtyüzlü ve sonlu elemanlar yönteminde kullanılan bir mesh tipi.
ayrıca sözlüğümüzün erkek yazarlarından, pratik ve dolu yazıyor. mesh'ler ile ilgilendiğine göre mühendis olma ihtimali yüksek bir arkadaş.
vesile ile tekrar hoş geldiniz.
cep herkülü dün akşam izlediğim, gönlüme taht kuran bir hayat hikayesinin filmi.
filmi bursa'da izledim. bursa zamanında kırcaali'den, bulgaristan'dan gelen türklerin yerleştiği il ülkemizde.
filmin sonunda sinemada yedisinden yetmişine herkes kendinden geçer şekilde ağlıyordu. muhtemelen çoğu kendi yaşadıkları ile yüzleşti. ilk kez bir ortamda bu kadar rahat aglayabildiğimi düşünüyorum.
ben izlediğim, dinlediğim şeyleri teknik olarak değerlendiremem, bana ne hissettirdikleri ile değerlendiririm. çok iyiydi!
keşke diyorum o yaşarken bu film çekilseydi.
o kadar erken ayrıldı ki dünyadan...
dünyaya sesini ve yapılan zulmü duyurabilmek için nefer olmuş, daha çocuk yaşta naim'in mücadelesi karşısında saygıyla eğiliyorum.
"herkesin bir silahı vardır. kendi silahını bul"
eypio'nun naim için seslendirdiği şarkıyı aşağıya bırakıyorum.
benzerleri arasından kendinize göre en iyiyi, en güzeli ya da en faydalı şeyi almak, ayırmak ya da tarafına geçmek birer seçme izahıdır.
bu bağlamda bir şeyi seçtiğinizde diğerinden vazgeçiyorsunuz demektir.
babanız galatasaraylıydı ve siz de galatasaraylı olmayı seçtiniz. diğer takımlardan vazgeçtiniz.
ya da karnınız tok ve bir meyve yiyebilirsiniz ancak. elmayı seçtiniz...
ileride takımınızı değiştirebilir, elmayı sindirip armutu da yiyebilirsiniz ancak seçtiğiniz anda bir taraftasınızdır artık, diğerinin karşısında olan.
çok da önemli bir mesele değildir.
önemli olan durulan yerin neresi olduğudur. doğrunun yanında ise olmak, yanlışın yanında ise olmamak... işte asıl mesele budur.
ve belki bu sayede hakkaniyete varıp seçmek ya da seçmemek boşluğundan kurtulabilir insan.
fikirler ayrı, doğru tek.
80'lerin sonunda ya da 90'ların başında doğmak demektir.
çocuk her nesilde çocuk. saf, temiz, gerçek.
değişen zaman ve şartlar insanlığın ve doğal olarak çocukluğunda dönem dönem elle tutulur farkına neden oluyor.
90'lardaki bizim çocukluğumuz daha güzeldi bence. çünkü kapının önündeydik tüm gün. komşu teyze verirdi salçalı ekmeğimizi. bayramlaşmak için toplanıp tüm mahalleliyi dolaşırdık. belki şimdiki çocuklardan az bilirdik ama tamah ederdik. bir oyuncağa bir ay sevinirdik. evdekiler daha mutluydu, daha çok şükür daha az kaygı vardı.
kızım iki yaşında.
sokak kültürünü öğrenemeyecek. komşusuna gidemeyecek, bir teyzenin uzattığı ekmeği alamayacak. annesi o sosyalleşsin diye, dört duvar arasında büyümesin diye işini gücünü bırakacak ya da kendine daha az zaman ayırmaya çalışarak hepsini idare etmeye çalışacak. ama yanından ayıramayacak. ayırsa bile gözü ardında kalacak... ve bu kaygı ve endişe tabii ki çocuğa yansıyacak.
öyle şeyler gördük ve okuduk ki son yıllarda. çocuğumuzun birey olması için atması gereken adımlara müdahale etmek zorunda kalıyoruz. doğru mu? değil. ama gerekli.
o yüzden bizim zamanımızda daha güzeldi her şey. yine kötülük vardı belki ama bu kadar kaygı yoktu. o yüzden güzeldi 90'larda çocuk olmak.
laciverttaşı bu taş doğada saf halde bulunmayıp, birkaç mineralin birleşmesiyle oluşur.
tansiyonu düzenlediğine, zihni açtığına, korku ve kaygılardan uzaklaştırdığına inanılır.
diğer mistik taşlarda olduğu gibi fayda vermesi amacı ile bir aksesuar edindiğinizde dikkat etmeniz gerekecek olan şey taşı her gün taşımamak olacaktır.
vücut taşa alışacağı için etkisini kaybedecektir çünkü.
bazı günler dehşete düştüğüm görüntüler olmuyor değil, üzülerek, hayal kırıklıklarıyla okuduğum, izlediğim bir çok şey oluyor. nasıl korurum bu durumdan evlatlarımı düşünüyorum ama elimden gelenin ardına kalan yerde teslim olup yalvarıyorum allah’a. vicdanlı, merhametli, sevgi dolu bireyler olsunlar, başka dileğim yoktur. bu dünyayı ancak sevgi kurtarabilir.
otizm bir farklılıktır. bir çok çeşidi bulunur. en önemlisi de her çocuk kadar önemlidirler fakat diğerlerine göre daha fazla özverili olmak gerekir.
tesla bu dahi ünlülerden sadece bir tanesidir.
anne olunca anladığın herşey; en öncelikle anneni anlarsın, kendinden bile önce birini düşünmek nasıl bişey anlarsın, bi insanın kokusunun dünyada ki bütün kokulara bedel olduğunu anlarsın, şefkat kelimesinin dünyada nasıl varolduğunu anlarsın, canı acıdığında canın yanar ama yandığını hissedersin ciddi ciddi bunu anlarsın, küçücük bir bedenden bütün dünyaya yetecek bir sevgi çıkar şaşırırsın ve yetişkin oldukça nasıl da kirlendiğimizi anlarsın, masumiyeti anlarsın, daha bir sürü şey... kızım ve oğlum hayattaki farkındalıklarımı artırdığınız için size hep minnettar kalacağım.
güzel yüzlü olmakla değil, iyi kalpli olmakla anıl. anne olunca daha iyi anladım. kalbi iyilik dolu çocuklarımın olması beyaz tenlerinden ya da renkli gözlerinden çok çok daha önemliymiş.
kendimi bildim bileli diyet eşiğinde bir insan olmamın sebebi olan mutfak. yok muydu şöyle kahvaltılarda kruvasan yeseydik, bir iki yemeden sonra görmek bile istemeyeceğin lezzetler. kim buluyor bu kaymağı,balı, tereyağlı yumurtayı allah aşkına.
shell benzin istasyonunun asmış olduğu on numara pankart. on numara hareket. teşekkürler shell.
"nerede olursanız olun rahatsız edildiğinizi, takip edildiğinizi hissettiğiniz veya fark ettiğiniz an, hiç çekinmeden buraya koşun. gerisini biz hallederiz. gerekirse polise, gerekirse sizi evinize ulaştırmayı taahüt ediyoruz. hepimiz kötü değiliz, çürüklerden birlikte kurtulacağız.
#unutmayacağız #korkmabenvarım #yalnızdeğilsiniz"
çok değerli bir dostum sayesinde tanıştığım, sıkıcı hayatıma gerçekten renk katan, iki çocuk üzerine tam okumaktan ve yazmaktan uzaklaşmak üzereyken imdadıma yetişen sözlük gibi sözlük. ismi de ancak bu kadar güzel olabilirmiş. kadın sözlüğü.
21 aralık 2019'da gerçekleşecek olan zirvedir.
karaköy'de güzel bir kafede toplanıyoruz. (mekan bilgisi hafta sonu)
toplanma saatimiz 17:00-17:30 arası.
yeni gelenler ile tanışma ve sohbet, muhabbet üzerine yoğunlaşacak olan zirvemizde ufak bir hediyeleşme etkinliğimiz olacak. o gün kura ile belirlenecek arkadaşınıza vermek üzere minik bir hediye edinebilirsiniz :)
çay, kahve, muhabbet sonrası güne devam etmek isteyenler ile tiyatro ya da sinema yapıp günü bitirmeyi planlıyoruz.
açıkcası altaylı'nın bu atasözünü köy yanar deli kız taranır olarak kullanmış olmasını tercih ederdim.
çünkü ne olursa olsun o bir anne. ve masum bir kız çocuğu gün gelecek bu saçmalıklarla boğuşacak. ki şeyma'nın altaylı'ya cevap videosununda da görebileceğiniz gibi kadın "benden bir şey beklemeyin" diyor. "beni önemli bir yere koymayın" diyor.
acun ılıcalı ile evlendi diye kusursuz bir kadın mı olması gerekiyordu? nedir şeyma'nın her yaptığını bu kadar olay yapmanız? görmezden gelin gitsin. bu altaylı'ya olan eleştirimdi.
gelelim şeyma'nın videodaki diğer sözlerine...
beni erkekler değil, kızlar, hatta küçük kızlar takip etsin diyor. pardon?
bu ülkenin kız çocuklarının doğru rol modellere ihtiyacı var. lütfen dileklerini doğru tut.
avrupa ve dünya şampiyonu milli haltercimiz.
ölümünün ikinci yılında anılıyor.
1967 yılında bulgaristan'ın kırcaali kentinde doğmuştur.
1985 ve 1986 yıllarında dünyadaki en iyi halterci seçiliyor ancak bulgaristan'daki türklere yapılan baskılara dayanamayarak dünya kupası sırasında türk büyükelçiliğıne sığınıyor ve iltica ediyor.
1988 yılında türkiye adına yarışlara katılabilmesi için türkiye bulgaristan'a ciddi bir meblağ para ödüyor.
ve başarılarının ardı kesilmiyor...
ancak henüz 50 yaşında iken karaciğer yetmezliği sonucu dünyaya gözlerini yumuyor.
22 kasım'da biyografi filmi beyaz perdede olacak, heyecanla bekliyorum.
buyrun bir fragman;
otizmli çocukları yuhalayarak onların ve çocuklarının ötekileşmesine izin vermemek için yüksek çaba sarf eden ailelerinin değerli psikolojilerini etkileyen utanç verici tablo.
ya o çocuk sizin çocuğunuz olsaydı? kınadığı şeyle sınanır insan.
değerler eğitimi veremediğiniz çocuğunuza zararı otizm değil böyle bir ailede büyümek verecek. çok yazık. bir anne olarak parçalandım, bir insan olarak utandım.
"hiç şiir okumamış gibi kötüsünüz,
bir köpeğin başını hiç okşamamış,
hiç bayram şekeri dağıtmamış,
çocukla çocuk olmamış gibi kötüsünüz!"
bir kahramanın beşeri ömrünün sonsuz olduğu tarihtir.
bir nesle son iken tüm insanlığa başlangıçtır.
varol atam, cumhuriyet kadını olduğumuz için ve her şey için.
minnetle, teşekkürle anıyoruz seni.
21 aralık 2019'da gerçekleşecek olan zirvedir.
karaköy'de güzel bir kafede toplanıyoruz. (mekan bilgisi hafta sonu)
toplanma saatimiz 17:00-17:30 arası.
yeni gelenler ile tanışma ve sohbet, muhabbet üzerine yoğunlaşacak olan zirvemizde ufak bir hediyeleşme etkinliğimiz olacak. o gün kura ile belirlenecek arkadaşınıza vermek üzere minik bir hediye edinebilirsiniz :)
çay, kahve, muhabbet sonrası güne devam etmek isteyenler ile tiyatro ya da sinema yapıp günü bitirmeyi planlıyoruz.
çok yaralayıcı bir durumdur. genellikle ilk aşk mağdurları tarafından gerçekleştirilir. dönülse de ilişki yürümez ya da ancak bir süre yürür. fakat bunu "o olmazsa yaşayamam", "başka birini sevemem" şokunda olan aşığa anlatmak güçtür. öyle olmadığını zamanla, yaşayarak öğrenecektir.
aldatılma konusuna gelince, kesinlikle bir sebebi ya da hakkaniyeti olmayan eylemdir. kabul edilemezdir.
düşüncesi bile ürkütücü gelen dünya hayalidir.
tespit ve deneyimlerime göre bu hayal gerçek olursa, kadınların birkaç gün içerisinde (ne yazık ki) birbirini yemekten soyları yüklenebilir.
erkeksiz kadın, kadınsız erkek tamlanamayan bir bütün olarak kalır.
iyi yetiştirilmiş insanların olduğu bir dünyaya rey veriyorum.
bugünlerde 3. sezonu yayınlanan ispanyol yapımı netflix dizisi. soygun ve sonrasını ele alıyor. karakterler çok güçlü. kesinlikle izlenilmeli.
la-casa-de-papel : "kasadaki para" demek oluyor.
lisanslı cad-cam programlarının eski versiyonlarında programın çalışabilmesi için bilgisayarın usb girişine takılan, bir şekilde bozulduğunda neredeyse yeni lisans parası kadar bir meblağ ödeyerek yenisini aldığınız aparat isminin türkçe okunuşudur. (bkz:dongle)
-alo. bizim dangıl bozuldu abi, yok mu bir çaresi.
gayrımeşru olanın meşru olmaya evrilme halidir.
bazı şeylerin meşrulaştırılmasının kötülüğe giden ilk adım olduğunu düşünüyorum.
edit: popüler kültür bağımlısı olan kaç gencin aldıkları psikolojik yardım ile eşcinsel olmadıkları hususunda bir dizi rapor bulunmakta. eğilimlerin, üniseks kimliklerin giderek çoğalmasının arkasında büyük ve planlı bir medya gücü mevcut. kastım kimsenin cinsel kimliğine laf etmek değil, kasti meşruluğun nelere sebebiyet vereceği. yakinen yaşadım, biliyorum.