cam silme
yüksek katlarda ikamet ediyorsanız, yüzde yüz güvenlik önlemi alınmadan kalkışılmaması gereken iş. silmeyin, bırakın insanlar " camları da çok pis " desin, ardınızdan fatiha okumalarından iyidir.
şahsen 3. katta yaşayan biri olarak, sadece camların elimin rahatça ulaşabildiği alt kısımlarını siliyorum kedilerim sokağı berrak bir şekilde izleyebilsin diye. üst kısımları silip ne yapacağım, karşı komşunun evini mi dikizleyeceğim.
büyüklerden öğütler
favorim rahmetli anneannemin öğüdüdür. " öksüren insanlardan uzak dur "
muhtemelen onun gençliğinde veremden insanlar sıkça hayatını kaybettiği için beni bu konuda hep uyarırdı. bir kalabalıkta yanında oturduğum biri üst üste öksürmüşse hemen çaktırmadan el işareti yapar, yanına gittiğimde de kulağıma " onun yanından kalk o veremli " derdi.
bebek
şu yaşıma geldim, oka dar yeğen büyüttüm, - nereden baksan bebeklerken hepsine bilfiil baktığım süre bir ayı geçiktir - dönüp geriye baktığımda " ne güzeldi " demek aklımın ucundan dahi geçmiyor. biberonla mama içirirken öhö dese " ayy bu boğuldu, vallahi boğuluyor", oturduğu yerde 20 cm mesafeden kafasının üstüne düşse " aha bıngıldağı patladı " diye diye ruhunu teslim ediyor insan. dişi çıkmadığı halde ille bir şeyler kemireceğim diye tutturduğunda elini pençe haline getirip tepesinde avcı gibi beklemek zorunda kalıyorsun. uyutmaya çalışırken " uyusa da bir kaç saat huzura ersem " dersin, beşiğine koyduktan sonra beş dakikada bir gidip nefes alıyor mu diye kulağını dayarsın yüzüne. uzaktan bakınca evet çok sevimli ama yakından ilgilenmek dehşet verici.
çam ağacı
kedilerimden korumak amacıyla son dakika kurduğum ve sonrasında onlar defalarca devirip, yamultup üzerindeki tüm süslemeleri bir güzel kopartıp haşatını çıkarıncaya kadar kaldıramadığım, yeni bir yılın başlangıcına, eve, ortama hoşluk ve eğlence katan ağaç.
machine learning
insan ömrü çok kısa, her şeyi makineler yapsa ve insan tüm zamanını öğrenip gelişmeye ayırsa ne iyi olurdu. diğer yandan bizi bir günden diğerine taşıyan mücadelemizi sekteye uğratabilir bu. dopdolu mu yaşarız boşluğa mı düşeriz bilemedim.
yalnızlık
kim söylemiş bilmiyorum ama katılıyorum " eğer yalnızlığı seviyorsan asla yalnız değilsindir. "
eyt
facebook üzerinden eş dost tarafından ısrarla davet edildiğim topluluk. lütfen bir durun, daha 36 yaşımda ve henüz 2500 gün civarındayım. ayrıca " bizi kurterecek mi bu makarna " emekli maaşın içinden aylık somun ekmek parasını çıkarıp kalan parayı gerisin geri devlete verdikten sonra neye yaradı ? "sen ver ben ay sonunda sana geri vereceğim"
sütlü türk kahvesi
4 yaşındaki yeğenime yaptığım ama bir türlü beğendiremediğim kahve. her seferinde işaret parmağını burnunun ucundan bana doğrultup " ıı hayıl ! seninki kaberengi bu diil " deyip normal türk kahvesi yaptırmaya çalışır.
kadınlar için söylenen sözler
“insan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?”
mustafa kemal atatürk
çocuk gelin
müslümanlığın güzide bir getirisi. peygameri çocuk yaşta kızlarla evlilik yapmış bir dinin mensuplarına " hayır o çocuk, ondan gelin olmaz, 18 yaş altı herkes çocuktur, yetişkin muamelesi göremez, evlenemez, çocuk yapamaz" diyemezsin. hadi dedin, adam seni mi dinler, devletin kanunu mu sayar ? onun danışacağı kendi kutsal kaynakları var.
az önce bir tv programında denk geldim, 14 yaşında bir kız çocuğu kendinden 11 yaş büyük birine kaçmış. baba kızını almaya gidiyor ve kızını kaçıran kişinin ailesi tarafından vurulup öldürülüyor. kızın 30 yaşında 3 çocuk sahibi bir de üstüne 3 aylık gebe olan annesi kızına sesleniyor " sen daha çocuksun geri dön " diye. arkada öldürülen babanın fotoğrafı, baba anneden en az 10 yaş büyük belli ki. kadın kızını kaçırana isyan edip kocasının ardından göz yaşı döküyor, iyi ama belli ki sen de kaçmışsın vakti zamanında, tıpkı kızının şartlarında. aynı yaşta bir adama, aynı yaşta iken.
katiller, azmettiriciler, kurbanlar, sapık olduğunun farkında bile olmayan sapıklar hepsi bir araya toplanmış dillerinden allah kitap nidalarını düşürmeden bir bokun içinde debelenip duruyorlar.
velhasıl kim ne derse desin islam temel alındıkça eylemlerde, kız çocukları istismar edilmeye devam edilecek.
köfteci yusuf
13 şube ile en çok bursa ilinde faaliyet gösteren, bir anlamda yol lokantasıdır. şehirler arası yol güzergahlarına yakın konumdadır şubeleri. bursa yalova yolundaki şubesi aynı anda 1400 kişiye hizmet verebilecek kapasitededir. içeri girdiğinizde " oha bu kalabalıkta kaç saat bekleriz acaba yemeği " dersiniz ama dakikalar içinde yemeğiniz servis edilir. arı gibi koşuşturan onlarca personel ve çatal bıçak sesleri arasında yemeği ne ara yutup bitirdiğinizi bile anlamazsınız. ramazanda yalova yolu şubesinin önünde on metrelerce kuyruk olup sıra bekler insanlar. bu anlamda gayet mantıklı bir tercih, misal ramazanda tüm sülaleyi yemeğe almak gibi mecburiyetlerin varsa, her hafta gurup gurup uğraşmaktansa tek seferde hepsini köfteci yusuf'a götür. zamandan, enerjiden, paradan tasarruf sağlaman garanti böylece. sonuç olarak bir gurme değilseniz yemeklerini lezzetli de bulursunuz. bir de 20 km mesafeye tek kişilik tatlı siparişinizi bile getiriyorlar, en sevdiğim yanı bu.
ev işleri
sabah saatlerinde girişip " başlamışken şunu da sileyim, bunu da yıkayayım, buraları da en baştan yeni alınmış gibi yapayım" diyenler için gece yarısı biten çılgınlık.